Narin Güran Cinayetinde İtirafçı Nevzat Bahtiyar: Ben Vahşi Papağan Değilim
Narin Güran Cinayetinde İtirafçı Nevzat Bahtiyar: Ben Vahşi Papağan Değilim
Diyarbakır’da vahşice katledilen 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin görülen davada, gerilim dolu anlar yaşandı. Savcı, dört sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti.
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, yoğun güvenlik önlemleri altında salona getirilen sanıklar, savunmalarını gerçekleştirdi. İlk olarak sanık Salim Güran, suçlamaları reddederek olay gününe dair ayrıntılı bir savunma yaptı. “Narin’in kaybolduğu saatlerde tarlada işlerimle meşguldüm” diyen Salim Güran, kamera görüntülerine dikkat çekerek, suçlamaları kabul etmedi. Salim Güran, sanıklardan Nevzat Bahtiyar’ı hedef alarak, “Bu vahşiden neden şüphelenmiyorsunuz?” ifadelerini kullandı.
“CESEDİ BATTANİYEYE SARILI HÂLDE TESLİM ETTİM”
Sanık Nevzat Bahtiyar ise, daha önceki itiraflarını tekrarlayarak, Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi’ne kendisinin sakladığını ancak cinayeti işlemediğini öne sürdü. “Battaniyeyi Salim aldı ve aşağı doğru yürüdü. Nereye gittiğini görmedim” diyen Bahtiyar, diğer sanıklar tarafından suçlanmaya devam etti.
SAVCI AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İSTEDİ
Davanın en çarpıcı anı, savcının mütalaası oldu. Savcı, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran, amca Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Bu talep sonrası mahkeme salonunda tansiyon yükseldi.
TANIKLAR VE MÜŞTEKİLER KONUŞTU
Mahkemede ifade veren baba Arif Güran, olayın aydınlatılması için kamera kayıtlarının önemine vurgu yaptı. “Kızımın köy sınırlarından dışarı çıkmadığı kesin. Ancak köyde ne olup bittiğini kimse görmedi. Kamera kayıtlarının eksikliği, davayı karanlıkta bırakıyor” dedi. Tanık olarak dinlenen Ramazan Atasoy ve Ahmet Akgün de ifadelerinde cinayet günü köyde gördüklerini anlattılar.
GÜRAN AİLESİNİN AVUKATI MAHKEMEYE DAMGA VURDU
Güran ailesinin savunmasını yapan Onur Akdağ mahkemye damga vuran isimlerden biri oldu. Akdağ'ın yaptığı savunmada Güran ailesine yöneltilen bütün suçlamaları reddederek, Nevzat'ın eşinin neden gözaltına alınmadığını sordu.
Güran ailesinin avukatı Onur Akdağ suçalamaları redderken, Nevzat Bahtiyar'ın karısının neden gözaltına alınmadığı sorarak sözlerine şöyle deam etti:
Sayın Başkan, jandarma neden Nevzat’ın evinde bir arama yapmadı? Ya da Narin’in bütün arkadaşları gözaltına alırken, mesela Nevzat’ın karısını da gözaltına almayı düşünmediniz? Bu durumda sorduğunuz sorular çok daha farklı olurdu.
Yahu, bu adam diyor ki, “Ben cesedi eve götürdüm.” Peki, o sırada evde Nevzat’tan başka kimse var mıydı, yok muydu? Bu soru bile sorulmadı. Neden? Çünkü hikaye işinize geldi. En azından, “Evde Nevzat’ın karısı yok muydu?” diye sormanız gerekmez miydi? Neden karısını gözaltına almadınız? O kadar yalan beyan varken bu göz ardı edilebilir mi?
Kaldı ki, Gazal’ın ifadesi size garip gelmiyor mu? Ya Muhammed, bir terlik bulduğu için üç aydır tek kişilik hücrede yatmıyor mu? Gazal potansiyel olarak cesedi gören kişilerden biri olabilir. En azından diyorum, en az. Cinayeti işleyenlerden biri ya da bu cinayeti örtbas etmeye çalışanlardan biri olabilir. Bu konuda çok ciddi şüphelerimiz var, Sayın Başkan. Siz hiç Gazal’dan şüphelenmediniz mi?
Adam diyor ki, “Cesedi eve götürdüm,” ama evde bir arama yapılmadı. Dahası, adamın karısı evden eşya taşırken jandarma eşlik etti. Yahu, cesedin taşınmış olma ihtimalinin olduğu bir evde eşya taşınmasına nasıl izin verilir? Bu nasıl bir mantık? O ev artık bir suç mahallidir. Bu temel bir prosedürdür, ancak burada tamamen göz ardı edilmiştir.
'YEDİM, İÇTİM, CİNAYETİ AİLEYE KİTLEDİM'
Sayın Başkan, “Nevzat, Yedim, içtim, hesabı size kitledim” diyerek cinayeti ailenin üstüne yükledi. Nevzat, tüm Türkiye’yi parmağında oynattı ve maalesef bunu yapmaya devam ediyor. Şimdi, Nevzat ile Salim arasındaki iletişim kayıtlarından biraz bahsetmek istiyoruz.
Nevzat’ın ve Salim’in iletişim tespit bilgilerine göre, Salim, Nevzat’ı en son 21 Mayıs 2024 tarihinde arıyor. O tarihten sonra Salim bir daha Nevzat’ı aramıyor. Arada sırada Nevzat kendisi arıyor. Toplamda aralarında 47 telefon görüşmesi mevcut. Daha önce bir düşmanlık olduğu gibi, Salim ile Nevzat arasındaki arazi meselesinden sonra Salim, Nevzat ile hiçbir ilişki kurmuyor, onunla görüşmüyor ve kendisine selam bile vermiyor.
Olay tarihinden geriye doğru baktığımızda, tam 3 ay boyunca Salim, Nevzat’ı aramıyor. Aramamış. 3 ay boyunca Nevzat ile konuşmayacağım, ona selam bile vermeyeceğim ama sonra bir çocuğu öldürüp, suçumu ve günahımı ona ortak edeceğim, öyle mi? Bu mantık dışı bir iddia.
Şimdi deniyor ki, “Madem Nevzat yaptı, neden ilk başta Nevzat suçlanmadı?” Çünkü Nevzat, çocuk kaybolduktan sonra adeta bir rol yapıyor. Arif’in gözüne baka baka, “Allah büyüktür, üzülme, bulunur,” diyerek onu teselli ediyor. Sigara ikram ediyor, birlikte namaz kılıyorlar. Ailenin yüzüne baka baka anlatıyor.
Nevzat resmen tüm aileyi hipnotize ediyor. Doğal olarak kimse kendisinden şüphelenmiyor. Ancak tüm bu davranışları ve olayların akışı, Nevzat’ın gerçek yüzünü bugün gözler önüne seriyor.
'NEVZAT SÜREKLİ HİKAYE DEĞİŞTİRİYOR'
Sayın Başkan, Nevzat sürekli hikaye değiştiriyor. Bu durumu değerlendirirken olayda bir ihtimalden bahsetmek istiyoruz. Bakın, yalnızca bir ihtimal diyoruz. Adli tıp raporunda, bir cinsel saldırı olduğuna dair net bir bulgu olmadığı ifade ediliyor. Ancak bu, cinsel bir motivasyonun tamamen yok olduğu anlamına gelmez. Nevzat’ın karanlık zihniyetini kimse tam olarak anlayamaz. Hem intikam almak hem de dürtülerini tatmin etmek için bu cinayeti işlemiş olabileceğini düşünüyoruz. Sonraki davranışları da ne yazık ki bu ihtimali destekliyor.
Adli tıp raporunda, Narin’in vücudunda cinsel bir saldırıya ilişkin doğrudan bir bulguya rastlanmadığı belirtiliyor. Ancak pedofili eğilimlerini anlamak için yapılan çalışmalardan da faydalanmak gerekir. Bu bağlamda, yabancı bir makaleden alınan bir bölümü mahkemenin dikkatine sunmak istiyoruz. Bu makalede, pedofilinin genellikle prepubertal çocuklara (13 yaş altı) yönelik cinsel fanteziler ve dürtüler geliştirdiği belirtiliyor. Pedofiller, bu dürtüler nedeniyle ciddi içsel çatışmalar yaşar ve genellikle toplumda izolasyon, yalnızlık, düşük özgüven ve duygusal olgunlaşmamışlık gibi sorunlarla karşı karşıya kalır.
Bu bilgiler, Nevzat’ın zihniyetini ve davranışlarını anlamamıza ışık tutabilir. Ayrıca, Narin’e ait siyah renkli bir tişörtten ve araçtan alınan DNA örneklerinin karşılaştırılmasıyla ilgili raporlarda bazı eksiklikler bulunmaktadır. Van Kriminal Laboratuvarı tarafından yapılan analizlere göre, 47 KM 388 plakalı aracın sol ön koltuğundan alınan sürüntü örneklerinde Narin’e ait DNA bulgularına rastlandığı belirtiliyor. Ancak, bu DNA örneğinin niteliği konusunda net bir açıklama yapılmamıştır.
Bu örneklerin ter, idrar, kan, tükürük veya ölüme bağlı sıvılar olup olmadığı açıkça belirtilmelidir. Bu nedenle, mevcut bulguların daha detaylı bir şekilde incelenmesi ve ek bir rapor hazırlanması için talepte bulunuyoruz. Mahkemeden, bu cinayetin aydınlatılmasına yardımcı olacak tüm eksik noktaların tamamlanmasını talep ediyoruz.
'SAHTE PAYLAŞIMI NEVZAT'IN AİLESİ YAPTI'
12 Eylül tarihli Van Kriminal raporunda, sağ arka kapının iç kısmındaki kıl örneklerinin, daha önce Narin’in elbisesi ve battaniyelerinden alınan leke örneklerinden elde edilen DNA profilleriyle uyumlu olduğu tespit edilmiştir. Birden fazla DNA’nın farklı yerlerde bulunması ne anlama gelir, biliyor musunuz? Bu, Narin’in canlıyken araç içinde gezdirilmiş olabileceği, farklı zamanlarda araca farklı yerlerden bindiği ya da Narin’e temas eden yakınlarının o araca binmiş olabileceği anlamına gelir. Yani, Narin’in canlıyken araç içinde bulunduğu oldukça net ve açık bir olgudur.
Bunun yanında, sürüntü DNA’sı yıllar sonra dahi tespit edilebilmektedir. Peki, bu DNA o araca ne zaman bulaştı? Olay günü mü, on gün önce mi, yoksa beş yıl önce mi? Her ihtimal mümkündür. Ayrıca, Salim’in aracını o gün ve sonrasında hiç yıkamadığı, tozuyla ve toprağıyla bıraktığı da raporlarla sabittir.
Bir diğer önemli husus ise Nevzat’ın ilk ifadesidir. Nevzat, ilk ifadesinde Narin’in cansız bedenini Salim’in alt yola getirdiğini iddia ederken, 21 Eylül tarihli ifadesinde cesedi kendisinin battaniyeye sardığını, ancak daha sonra battaniyeye almak için Salim’in aracıyla alt yola geldiğini söylemiştir. Ancak bu iddia, mevcut baz raporlarıyla tamamen çürütülmektedir. Baz raporlarına göre, Salim ve Nevzat’ın baz sinyalleri alt yolda kesişmemektedir. Bu da Nevzat’ın ifadelerini geçersiz kılmaktadır.
Nevzat’ın ifadelerinin aksine, Salim’in Narin’in cansız bedenini araca koymadığı baz raporları ve kamera kayıtlarıyla açıkça ortaya konmuştur. Bu arada, battaniye konusu ilk kez sosyal medya üzerinden paylaşılmıştır. Örneğin, Murat Çınar Çatalcı’ya ait bir hesap tarafından Salim Güran hakkında asılsız iddialar ortaya atılmıştır. Hem de arabalarla ilgili kayıtlar bulunmaktadır, deniliyor.
Bir diğer dikkat çekici detay ise muhtarın, Narin’in erkek kardeşi Enes ile görüşmesi ve olayın hemen ardından Narin’in boğulma iddiasını gündeme getirmesidir. Telefon kayıtlarına ve kamera görüntülerine göre, Narin ya baygın ya da boğulmuş bir şekilde ön koltukta koyu kahverengi bir battaniyeye sarılı olarak yatmaktadır.
Bu noktada çok ilginç bir durum söz konusudur. Daha ortada hiçbir şey yokken, Enes, Salim, Yüksel ve battaniyeden bahsedilmektedir. Bu iddiaların tam da Salim’in tutuklandığı güne denk getirilmesi oldukça düşündürücüdür. Bu sosyal medya mesajlarını kim atıyor? Nevzat ya da ailesi değil mi? Bütün bu çelişkiler, dava sürecinin ne kadar şaibeli bir şekilde yürütüldüğünü göstermektedir.
'BU KADAR TUTUKLU ENES'İ Mİ KORUYOR'
Sayın Başkan, Sizce, bir baba kendi kızına zarar verecek ve bunu gizleyecek, ardından kimseye haber vermeyecek mi? dönüp demez mi: “Ulan, bari kızımı bir mezara atsaydın! Kızım hayvan mıydı, bu devlet bana gözünden mi bakıyor?”
Bu kadar tutuklu kadın, erkek, çoluk çocuk sırf Enes için mi kendini feda etti? İşkenceye rağmen itiraf etmiyorlar. Ne için? Enes için mi, Salim için mi?
Eğer Nevzat oğlunun aracını o gün kullanmak için almışsa, Salim bunu nereden bilebilir? Bu soru da oldukça ilginç. Kendisine sorduk. Şimdi aranızda, Allah aşkına, bu senaryoların mantıklı olup olmadığını sorgulayacak bir akıl yok mu? Bu senaryoları ben uydurmuyorum, yanlış anlamayın. Bunlar, bazı aklı evvel, ilkesiz, şuursuzların 7/24 topluma empoze ettiği şeyler.
Kimse şunu sormuyor: “Manevraları sürdüren Salim, neden tam da o gün fatura ödemesi yaptı?” Demez mi? Salim kardeşim, “Ne yapalım, ne edelim, böyle bir olay olmuş,” demez mi?
Şimdi her iki senaryomuzun da ortak noktasına, yani en komik kısmına gelelim. Salim, bu kadar olay başına gelmişken, mobil bankacılık üzerinden iki tane fatura ödüyor: biri saat 15:19’da, diğeri 15:28’de. 11 Eylül tarihli ön raporda bu bilginin dosyada yer almasına rağmen, biz yine de 15 Aralık’ta bu bilgiyi mahkemeye sunuyoruz.
Biz, Diyarbakır Barosu’nun bir üyesi olmaktan onur ve şeref duyuyoruz. Bunun altını çizerek belirtmek isterim. Saygıdeğer eski Baro Başkanı Naif Eren’in savunmalarında bizden sık sık bahsetmesi hem gururlandırdı hem de düşündürdü. Ancak Nait Eren, sosyal medyada şahsımı delilleri tartışmakla suçladı. Madem sen delilleri tartışıyorsun, ben de tüm savunmalarımı senin üzerinden kurgularım düşüncesine girdim.
'KORKUNÇ BİR HALK ALGISI'
Bu dava tamamen sosyal medya ve korkunç bir halk algısı üzerinden alevlendirdiğini görüyoruz. Bu soruşturmadaki birçok soru, sosyal medyada yayılan iddialara dayanıyor. Örneğin benzinlikçi, örneğin direksiyonda kusmuk var gibi yalan beyanlar…
Son olarak Güran ailesinin Avukatı Onur Akdağ'ın yaptığı savunmanın ardından duruşmaya ara verilirken, 14.00'da Nevzat Bahtiyar'ın savunması ile yeninden başlanacağı bildirildi.
MAHKEME VERİLEN ARANIN ARDINDAN YENİDEN BAŞLADI
Narin Güran Cinayeti davasında mahkeme iki saatlik aranın ardından Nevzat Bahtiyar'ın savunmasını dinlemek için yeniden başladı. Nevzat Bahtiyar savunmasına, "Ben sadece cesedi taşıdım, sadece bu suçu işledim" diyerek başladı
Nevzat Bahtiyar'ın savunması ise şu şekilde devam etti.
'BEN VAHŞİ PAPAĞAN DEĞİLİM'
Ben sadece cesedi taşıdım, sadece bu suçu işledim. Başka da bir şey yapmadım. Salim, tüm suçu benim üzerime yıkmaya çalışıyor. Salim’in avukatı bana “vahşi papağan” dedi. Ben o kelimeyi kullanmak istememiştim. Ben papağan değilim. Eğer öyle olsaydım, ormanda yaşardım.
Ben ahırın içinde cesedi vahşice atmışım, öyle mi? Peki, neden öyle yapayım? Arka tarafta bir yer var, biri beni görebilirdi. Ailem güvende olmadığı için yalan söyledim, korktum. Ailem cezaevine gelince rahatladım. Güvence altına alındığımda, “Her şeyi söylemeye hazırım,” dedim. Ben papağan değilim.
Ailem yanıma gelene kadar saçımı bile kestirmedim. Cezaevinde ne televizyon var, ne de radyo. Ben bu bilgileri nereden bilebilirim? “Patlıcan” dedim, herkes güldü. Ben bunu espri olsun diye söyledim.
MAHKEMENİN KARARI BEKLENİYOR
Duruşmanın sonunda mahkeme heyeti, tüm ifadeleri ve savunmaları değerlendirmek üzere oturuma ara verdi. Bugün açıklanması beklenen karar, hem Narin Güran’ın ailesi hem de kamuoyu için büyük bir önem taşıyor.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.