Abdullah Ağar'dan Derin PKK Analizi: Bunu Görmeyen Aptal ve Ahmaktır
Abdullah Ağar'dan Derin PKK Analizi: Bunu Görmeyen Aptal ve Ahmaktır
Terörizm ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye’deki yapılanmalarını ve PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın çağrısını SÖZ Gazetesi Haber Müdürü Aykut Metehan'a değerlendirdi. Suriye’de temel meselenin ‘üniter devlet’ olgusu olduğunu dile getiren Ağar, “HTŞ ben dönüştüm, değiştim diyor. Kadın hakları insankları ne olacak?” dedi. Bahçeli’nin Öcalan çıkışı sonrası başlayan yeni çözüm süreci olarak adlandırılan sürece ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Ağar, “Burada asıl muhatap terör örgütünün kendisi değil, patronları olmalı” diyerek asıl amacın Suriye’de bir terör devleti kurmak olduğunu ifade etti. Terör örgütlerinin stratejisinin 100 yılı aşkın süredir kalıplaştığını belirten Ağar, “Bunu görmeyen aptal ve ahmaktır” dedi.
"TÜRK KAMUOYUNUN BUNA ÇOK DİKKAT ETMESİ GEREKİYOR"
Murat Karayılan’ın yapmış olduğu açıklamalara bakın, Türkiye'yle ilgili işte yeni bir süreçler bir takım açıklamaları var. Neyi yapmaya çalışıyor? Yangından mal kaçırırcasına Suriye'deki YPG/PKK’yı korumaya çalışıyor. Ve şunu lütfen görelim, buradaki temel niyet ve maksatlardan bir tanesi, terör örgütü açısından ve terör örgütünün himaye derdi açısından Suriye'de bir terör devletinin, öyle ya da böyle kurulmasını sağlamaktır ve buradan bizdeki bir takım hesapları kendi menfaatleri doğrusunda kullanmaktır. Bir takım hassasiyetleri, kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaktır. Buna Türk kamuoyunun çok ama çok dikkat etmesini; bu konuda çok uyanık olmasını umuyorum.
"BENİM EVLATLARIM ŞEHİT OLDU, BUNUN HESABINI SORMAYACAK MIYIZ?"
Bakın ben her zaman şunu savundum, Kürt benim kardeşim, ben onunla kavgalı değilim ama PKK üzerine ortaya çıkan bir nifak var; bir fitne var. Bunu çözelim mi? Çözelim ama nasıl? Elindeki silahı tutan PKK ile mi? Şuna bakın, hep inceleyin takip edin, dünyadaki bu tür süreçlerin hepsine bakın. Temel şart nedir biliyor musunuz? Barışmak mı istiyorsun? Silahını bırak gel ben de seni affedeyim. O da kolay değil. Bu işi lütfen basite almayın. Benim evladımın, askerimin, mehmetçiğimin kanını akıttı. Binlercesi şehit düştü, on binlercesi gazi oldu. On binlerce insan hayatını kaybetti, kimin yüzünden? PKK yüzünden ve benim demokratik anlamda yaşamış olduğum sıkıntılar, sosyolojik anlamda yaşamış olduğum sıkıntılar, ekonomik anlamda yaşadığım sıkıntılar... PKK'yla mücadelenin, Türkiye'ye kabaca maliyeti 1.1 trilyon dolar. Bunun hiç mi hesabını yapmayacağız? Üzerine bir bardak su mu içeceğiz, şehitlerimizin kanının üzerine... Meseleyi, onurun görebileceği zarar üzerinden de, ortaya çıkan hassasiyetler üzerinden de ele almanın, son derece önemli olduğunu düşünün. PKK'yı bir şekilde dağıtmak zorunda mıyız? Dağıtmak zorundayız. Onun buradaki faydası ne olacak? Canını kurtarmış olacak. Yani bakış açısı önemlidir bu tür olaylarda yani PKK kazanım elde edecek, PKK'nın tek bir kazanımı olabilir, silahını bırakması af dilemesi karşılığında belki Türkiye Cumhuriyeti de ‘tamam biz seni affettik’ diyebilir. Yoksa şimdi başka türlü gidiyor iş.
“11 BİN TERÖRİST SURİYE’DE PKK’NIN OMURGASINI OLUŞTURUYOR”
Murat Karayılan’ın çıkışında bir kaç temel dikkat edilecek husus var. ‘Apo çıksın kongreyi toplasın kongre karar versin’ yani biz Apo'yu, bir zafer PKK için. Apo'yu serbest bıraktık, gittik kongreyi topladık, yani Apo içeriden kongreyi toplayamıyor mu? İçerden kongre toplantı çağrısı yapar, giderler bir yerde bi delikte toplanırlar, karar verirler olur gider. Çağrı yapmış olur ama serbest bırakılsın diyor, kurnazlığı görüyor musun? İkincisi biz diyor ‘Suriye'ye neden gittik?’ diyor ‘herkes biliyor’ diyor. Şuan Suriye'deki PKK'nın YPG/PYD’nin omurgasını oluşturan PKK’dır.
“ PKK BİZİ ALDATMAYA VE OYALAMAYA ÇALIŞIYOR”
Suriye’de 11 bin teröristin PKK’nın omurgasını oluşturduğunu söyleyen Ağar, “Yıkıcı bölücü ayrılıkçı bir ruha karşılık gelir. Suriye'yi parçalayacak, Türkiye'yi parçalayacak ve burada herkesi kullanacak. Şimdi o karşı karşıya kaldığı şeyin farkında çünkü önceden Rusya'yla Amerika arasında, İran'la israil arasında, Avrupa Birliği’yle Arap ülkeleri arasında bir oyun oynuyordu PKK . Amerika'yı İsrail’i Avrupa Birliği'ni, İran ve Rusya'ya karşı kullanıyordu. İran ve Rusya'yı Avrupa Birliği İsrail ve Amerika'ya karşı kullanıyordu. Şimdi Rusya, ESAD, İran sahadan çekilince kullanabileceği bir enstrümanı kaybetti, farkında ve Amerika Birleşik Devletleri'ne ya oraya yaslanacak, ya da Kandil üzerinden İran'a yaslanacak. Şimdi bunun oyununu oynuyor, zamana ihtiyaç var.
“TERÖR ÖRGÜTÜNE İYİ NİYETLE YAKLAŞMAK FAYDA GETİRMEZ; KULLANIRLAR SİZİ”
Zaman kazanmaya çalışıyor ve bizi bu süreçlerde avutmaya oyalamaya aldatmaya çalışıyor. Benden söylemesi ister kabul edilir ister kabul edilmez. Ben 40 yıldır PKK'yla mücadele eden ordunun, şerefli ordunun mensubu olduğum için, geçmişte yıllarca da bu işte çalışmayı bırakmadığım için, benim okuduğum gerçeklik budur. Birileri ümit ederim bu iyi niyetle terör örgütüne yaklaşmanın karşılığını ümit ederim alırlar ama ben şu ana kadar iyi niyetle terör örgütüne yaklaşmanın, bir faydasını ne gördüm ve gözlemledim. Çünkü o kurnazdır, bir Şam şeytanıdır o, bir Bağdat hırsızıdır o ve oyunu çok iyi oynar. Benden naçizane, saygıdeğer kamuoyuna konuyla ilgili bir uyarı. Aman diyorum dikkat edin kullanırlar sizin hesaplarınızı, hassasiyetlerinizi, iç siyaset hesaplarınızı.
“ PKK TÜRKİYE’DE SİYASİ YAPIYI DEĞİŞTİRME EĞİLİMİNDE”
Bakın geçmişte de söyledim hep şunu yapmaya çalıştı, önceden Kürt ve Türk'ü birbirine düşman etmeye çalışıyordu, Türk'le Türk'ü birbirine düşman etme safası yaşandı geçmişte. Şimdi de bu elde etmiş olduğu inisiyatif üzerinden, Türkiye'de siyasi yapıyı değiştirme eğilimi peşinde. Suriye'de siyasi yapıyı değiştirme eğilimi peşinde ve bununla birlikte gelecekte ortaya koyabileceği çoklu veya bütünleşik bir yapılanmayla birlikte burada bir terör devleti kurma peşinde. Başlangıçta Kürt etnik kimliğini istismar eden bir yapıydı ama şuan Türkiye Cumhuriyeti Devleti kavramlarını da istismar ediyor yani bizden rol çalarak bunu yapmaya çalışıyor. Bunu da ümit ederim ilgili kişiler anlayacaklardır.
“BARIŞALIM DİYORLAR: BEN KÜRT KARDEŞİMLE KÜS DEĞİLİM Kİ”
MHP lideri Bahçeli’nin çıkışıyla başlayan Öcalan süreci hakkında da değerlendirmelerde bulunan Abdullah Ağar, böyle bir gerekliliğin siyasi otoriter tarafından lüzumlu görüldüğü ancak gerekçesinin ne olduğunu bilmediğini ifade etti. Ağar, “Kamuoyuna bununla ilgili bir açıklama yapılmadı. Barışmamız lazım, ben küs değilim ki zaten Kürt kardeşimle, Kürt kardeşim de bana küs değil ya ben hatta şunu söyleyim, ben dağda da Kürt kardeşlerimle birlikte PKK'yla mücadele ettim. Sadece o değil, benim askerim içerisinde Kürt kardeşlerim vardı, Kürt mehmetçikler vardı. Onlarla birlikte PKK'ya karşı ben mücadele ettim. Ben o insanlarla küs değilim ama ben PKK'ya, PKK'ya küs olabilecek bir muhattabım değil zaten. O bana düşmanlık etti, arkamdan vurdu beni, ihanet etti bana şimdi ben bununla mücadele edeceğim.” dedi.
“ASIL MUHATAP TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KENDİSİ DEĞİL”
Bunu bir zemine taşımak lazım, tamam taşıyalım. Örneklerine bakalım, modellerine bakalım, Avrupa'daki, Asya'daki ETA gibi IRA gibi, örgütlere bakalım. Ortadoğu kenarına bakalım, yani bunlardan bu örgütten kurtulmamız gerekiyor mu? Gerekiyor. Nasıl kurtulacağız? Ona tavizler vererek mi kurtulacağız? Neyin tavizini vereceğiz hangi tavizi vereceğiz? Ne istediğini biliyoruz. Burada başka bir şey daha var onu söylemek gerekiyor, burada bence asıl muhatap terör örgütü değil çünkü terör örgütünün patronları var. Bir taraftan İran Rusya ekseni var. Bir tarafta Avrupa Birliği İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri ekseni var. Şimdi bir tarafıyla da ESAD vardı ama asıl karar verici kim şuan PKK ile ilgili, özellikle Suriye ayağıyla ilgili Irak ayağıyla ilgili? Temelde primeratör Amerika Birleşik Devletleri.
“BU MESELEYİ DÖRT EKSENDE ÇÖZEBİLİRSİNİZ”
1- Olasılıklar, kendi başınıza çözersiniz
2- Atlantik ekseninde çözersiniz
3- Avrasya ekseninde yani İran ve Rusya ekseninde çözersiniz
4- İki eksenli Atlantik ve Avrasya ekseninde beraber çözersiniz.
Hangisini tercih edeceksiniz bir kere yani öncelikli olarak mesele bizim sorunumuz ama bir diğer tarafıyla da özellikle Suriye ayağında hükümdar olan onu himaye eden Amerika Birleşik Devletleri olduğu için, onu muhattap olarak alabilirsiniz. Kandilli karakteri daha bir başka, o İran'a daha yakın. Orada İran'la belki bir şey yapabilirsiniz, peki o zaman bi soru sorayım, Suriye'de Amerika Birleşik Devletleri’yle anlaştığınız zaman İran tarafının ne yaptığını ne hesap edip, ona göre tedbirler geliştirmeniz gerekir veya İran tarafıyla anlaştınız sonra Amerika Birleşik Devleti, tarafının neler yapabileceğini ön görüp ona göre tedbirleri geliştirmeniz gerekir ama her halükarda bir şekilde çözmek zorundasınız yani direndi Amerika ‘hayır’ dedi. Biz PKK'yla mücadele etmekten vaz mı geçeceğiz? veya İran direndi vaz mı geçeceğiz? hayır mücadelemize devam edeceğiz yani kendi başımıza çözmek zorunda da kalabiliriz ki şuana kadar zaten hep geçmişine baktığım zaman bütün manipülelere rağmen hep kendi başımıza yolumuzu aldık ne yaptık? Bence çok iyi bir noktaya geldik, şimdi ne oldu? Türkiye'de kalmadı artık. Evet dağlarda var hatta teröristlerin kendi ifadeleri, 37 falan bir rakam duydum bi yerlerden, terörist sayısı öyle ifade etti. Silahlı terörist sayısı falan böyle şeyler var. Buralara kadar düştü ya onlar var niye var? Bir takım yerlerde saklanıyorlar, gizleniyorlar niye? Demografiyel ve topografiyel bağlar kopmaması için.
“SURİYE AYAĞINDA BİR TERÖR DEVLETİ KURULMASI ENGELLENMELİ”
Peki bunların devlet kurduk dediği yer vardı, kurtarılmış bölge ilan ettikleri yer vardı, kimse gelemez dedikleri yer vardı, neresiydi orası hemen söyleyelim, Simav, Haftarin, Metin, Parasiya, Zap, Havaşımasyan ve Hakurk. Şuan orda kim var PKK mı? Mehmetçik kontrol ediyor artık orayı. Onun devlet kurduğu bir yerde şu an mehmetçik var. ‘Kurtarılmış bölge ilan ettim’ dediği yerde mehmetçik var. O nerede? Kandil’de Asos'ta, Süleymaniye’de Gara'da Sincar'da ve Mahmur'da, Suriye tarafını zaten biliyorsunuz. İttirmişsin yani öteye ittirmişsin. Şimdi eksik kalan yer var mı Suriye'de? var. Onu söyledik zaten ben yani 2019 harekatından beri dilimde tüy bitti yani dedim ki eksik bu iş yapılmalı ama şuana kadar Amerikan baskısı, şusu busu yani geçmişte konuştuğumuz konular. O zaman Suriye ayağında bir devlet kurmasının engellenmesi en büyük mesele ve şu an PKK onun peşinde, Murat Karayılan onun peşinde, Apo onun peşinde bunu da görelim lütfen.
“HTŞ TÜRKİYE’YE MİNNET DUYUYORSA PKK’DAN KURTULMALI”
PKK, o kadar hassas bir durumda ki, yani belki de tarihin en kritik dönemi. Engellemelisiniz HTŞ orada bir yapılanma değil mi? Bize minnet duyduklarını, şükran duydukları dile getiriyorlar. O zaman hem kendi üniter yapılarının, toprak bütünlükleri adına hem de Türkiye'ye olan şükran borçları, vefa borçları gereği PKK'dan kurtulmaları gerekiyor ve kurtulmuyoruz kurtulamadık şuana kadar.
“TÜRKİYE BUNA İZİN VEREMEZ; BUNU GÖRMEYEN AHMAKTIR VE APTALDIR”
Biz hem bir zafer elde etmek, hem bu işi nihayete erdirmek konusunda, milli güç unsurlarımız açısından baktığımızda muktediriz ama bunu yapacak iradeyi ortaya koymamız şartıyla. Şimdi örneklendirin, kesinlikle yanlış anlaşılmasını istemem, 2019 yılında Barış Pınar Harekatı başlamadan evvel Sayın Erdoğan ne demişti? 432-30 demişti harekatla ilgili, devlet iradeyi ortaya koyacaktı yani milli güçle ilgili ne olursa olsun bir irade ortaya koyacaktı. Ne oldu? Amerika Birleşik Devletleri, Trump devreye girdi. Mike Pence’yi gönderdi. Dışişleri Bakanı Pompeo’yu gönderdi. Korkunç bir baskı, müzakereler tehditler belki vaatler, en sonunda bir anlaşma yapıldı. 30 km ötesinde defolup gidicekti dimi? O yüzden işin zorluklarını da bilerek, şuan ben şunu söyleyebilirim, PKK'nın Suriye'de bir siyasi kazanım elde etmesi, ister otonomi olarak, ister federasyon adını ne koyarsanız koyun. Türkiye kesinlikle izin veremez. Ne için? Kendisi parçalanmasın diye. Bu kadar, çok net çünkü bu adamların emeli belli. Bununla ilgili onlarca yıla yayılmış hatta 100 yılı aşan siyaset stratejisi belli. Bunu görmeyen aptaldır ve ahmaktır. Bak söylüyorum engellemelisiniz bu kadar. Nasıl? Bunun bir çok methodu var.
“DAHA AĞIR TEHDİTLERLE KARŞILAŞABİLİRİZ”
Biraz önce bir takım şeylerini siyasi kısmıyla beraber, uluslararası ilişkiler kısmıyla beraber anlatmaya çalıştım ama sonuçta bunu yapamazsanız, açıkçası gelecekte çok daha ağır konvansyonel bir tehditle karşı karşıya kalcaksınız ve bu işe Şam şeytanı bir örgütün eliyle ve bunu himaye edenler üzerinden karşı karşıya kalacaksınız. Tehlikeyi ümit ederim görüyorsunuz, görebiliyosunuz. ‘Barışalım’ tamam hiç bir sorun yok ama nasıl? İş aslında çok net ve çok doğrusal aslında ama görmek isteyene.
SURİYE BU DÖNÜŞÜMÜ NASIL İÇSELLEŞTİRECEK?
Suriye'nin üniter bir devlet olarak ortaya çıkması, hem Suriyelilerin hem bölgenin hem de Türkiye'nin umudu ve beklentisi olduğunu dile getiren Ağar, “ Bu konuda son derece büyük dirençlerle karşı karşıya kaldıkları da ortada. Hem içten hem dıştan hem de kimya olarak, çünkü sonuçta HTŞ ben dönüştüm, değiştim demiş olmasına rağmen bu değişim dönüşüm, kendi içindeki örgütler tarafından nasıl algılanacak, nasıl kabul görecek? bu önem taşıyor. Çünkü bununla ilgili bir takım sıkıntılı durumların yaşandığını görüyoruz. Bir diğer tarafıyla da kendi toplumu yani Suriye halkı bu değişim dönüşümü ne derece kabul edecek ne kadar içselleştirecek? “ ifadelerini kullandı.
“SURİYE ÜNİTER YAPISINI SAĞLAYABİLECEK Mİ?”
Özellikle Batı dünyası başta olmak üzere, çünkü mesajın temel muhatabı Batı dünyası, onlar bunu nasıl kabul edecekler, yani buradaki tabii onların temel karineleri demokrasi, insan hakları, özgürlük ve işte adalet gibi kavramlar ortaya çıkıyor. Kadın hakları ortaya çıkıyor. Şimdi özellikle kadın haklarıyla ilgili, hem toplumda kadının nasıl yer alacağı, hem de kamuda nasıl yer alacağına dair bi takım tartışmalar şu an orada kendisini gösteriyor, Bu işin son derece önemli bir kısmı ama asıl önemli olan kısmı, tabii üniter yapısını sağlayabilecek mi? Gerçek anlamda bir devlet olabilecek mi? çok önemlidir aslında yani şimdi HTŞ Halep ve Şam savaşlarından sonra, ESAD rejimini devirerek Şam'daki kümran yapı oldu bir örgütler konsorsiyumu şeklinde .
PKK YPG NE OLACAK?
HTŞ yönetimine 70 civarı örgütün biat ettiğini ifade eden Ağar, “Ama şöyle bir sorunları var, YPG/ PKK ne olacak? YPG/ PKK biat etmiyor ve bir oyun oynuyor. Bir kurgu peşinde bunu açacağız bu bir. İkincisi özellikle denize yakın alanlardaki yani Lazkiye, Tartus sonra Massiyaf, Manyas gibi olan yerlerdeki Alevi ve Nusayri’lerin yaşadığı bölgelerdeki insanlar ne yapacaklar? Çünkü bu bir mezhep savaşıydı biliyorsunuz iç savaşın temel karakteri. Orada çatışmaların yaşandığını görüyor ve gözlemliyoruz.
PPK’YA MI BİAT EDECKLER, DEVLETE ŞAM’A MI?
Biat eden silah bırakan 32,000 kişi var ama ordunun geçmişteki mevcudu 300,000 civarında olduğu söyleniyor. Diğer 268,000 silahlı kişi ne yapacak? Kabaca bunların kaçanları var, Lübnan'a gidenleri var, Irak'a gidenleri var, başka ülkelere kaçmayı başarabilenler var ama sonuçta böyle bir rakam vardı orada. Şimdi bu çok büyük bir sorun olarak önlerinde duruyor. Bir diğer tarafıyla Şam halkı ne yapacak? Şam halkı Ortadoğu'nun en entellektüel sosyolojik tabanlarından bir tanesini oluşturur, onlarla HTŞ arasındaki yaklaşım nasıl şekillenecek bunu da bilmiyoruz. Şimdi aşiretler meselesi var, ülkede temel sosyolojik oluşum siyasi bir karakteri de var doğal olarak, Silahlı bir karakteri de var doğal olarak aşiretler kimden yana refleksi ortaya koyacaklar? PKK/YPG’nin bünyesindeki dini ve etnik yapıya baktığınız zaman bunların yüzde seksen beşi Sünni arap tabanlı aşiretlerden oluşuyor. Bunlar YPG/PKK'ya mı biat edecekler? Devlete mi Şam'a mı biat edecekler?
"YENİ BİR ANGAJMAN GELİŞTİ"
Aşiret,klan,kabile o kadar çok şeyleri var ki, kolu, dalı bucağı var ki, bunların bir kısmı hatırlarsanız, geçmişte İran eksenine yakındı, Esad üzerinden ,biri YPG/PKK'ya yakındı. Bir tarafı bu HTŞ tarafına yakındı. Biri DEAŞ tarafına yakındı. Şimdi bunları yek vücut bir yapı olarak algılamak da çok doğru değil. Oluşan bir takım iç savaşın üretmiş olduğu parçalanmışlıklar var aşiretler içerisinde ve buna bağlı olarak da gelişen angajmanlar ve menfaatler var. Bu açıdan bakıldığı zaman şu şudur, ben diyemem yani. Diyebilen varsa onu da dinlemeye hazırım. Şimdi bu var peki Süveyda'daki Dürzücüler ne olacak? Çok ciddi anlamda bir silahlı güç ve bunlar ne yapacaklar? Bir başka şey daha var Dera’daki Sünniler. Dera’daki Sünniler daha önce 2018’e kadar bir şekilde ESAD’a biat ettiler, sonra bu yeni durumla beraber pozisyon aldılar ama kimle beraber hareket ediyorlar? Geçmişte Rusya'yla beraber hareket edenler şimdi başka bir angajman geliştirdiler. Şam'ın düşmesine dahil oldular ama onları kim kontrol ediyor? Ve El-Tenet’teki Amerikan nüfuzu... El-Tenet’ten çıktı ve şu an Suriye'nin yüzde yirmisini kontrol ediyor. Bunlar denkleme nasıl dahil olacaklar? Ve tabii ki DEAŞ, çöllük alanda yani Badiye’de güney çölünde hala varlığını devam ettiriyor. Sayısı için spekülasyon yapmayacağım, 3 bin - 5 bin olduğu söyleniyor. Orada Suriye'nin toprağını kontrol ediyorlar ve tabii Suriye Milli Ordusu, bizim için en önemli olan unsurlardan bir tanesi. Suriye Milli Ordusu, ve şuan bir şekilde nifak çıkartmamak için HTŞ’yle birlikte hareket ediyor. HTŞ’ye kapıları teslim etti, sınır kapılarını teslim etti. İçlerinden ona dahil oldular. Onun akıbeti ne olacak? belki şöyle bir şey söylemem gerek, en kolay entegre olabilecek yapı ama en son entegre olması gereken yapıydı. İlk önce tırnaklar ona geçti ve ne oldu? Kapıları teslim aldılar, yüzde 500 vergileri arttırdılar, tır başında $60,000 falan istiyorlarmış, böyle şeyler duyuyoruz. Bütün bu açılardan bakıldığı zaman, şöyle bir cümle kurmamız lazım, Suriye’nin toprak bütünlüğü daha tesir edilmiş değil ve en önemli sorun benim görebildiğim YPG/ PKK terör örgütü yani diğerleri bir şekilde, etnik olarak ve dini, mezhebi olarak birbirlerine yakınlar, bir arada bir şekilde bir çözüm üretebileceklerini düşünüyorum ama YPG/ PKK bir devlet kurmak istiyor.
ÖZEL HABER/AYKUT METEHAN
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.