İsmail Saymaz Öcalan'ın Şartlarını Açıkladı: Süreç Pazarlığa Mı Döndü?

Gündem 27.02.2025 - 23:14, Güncelleme: 27.02.2025 - 23:28 513 kez okundu.
 

İsmail Saymaz Öcalan'ın Şartlarını Açıkladı: Süreç Pazarlığa Mı Döndü?

PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın çağrı niteliğindeki mektubunun İmralı heyeti tarafından okunmasının ardından dikkat çeken açıklamalar gündeme geldi. O açıklamalardan biri de gazeteci İsmail Saymaz tarafından yapıldı. Saymaz, Öcalan tarafından yazılan ana metinde yer almayıp Sırrı Süreyya Önder tarafından sözlü şekilde beyan edilen bir paragraflık cümleyi, 3 nokta ile açıkladı.
PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın İmralı'dan kaleme aldığı yazılı açıklama, İmralı heyetinin üçüncü ziyaretinden sonra kamuoyuna sunuldu. Metnin Kürtçesi, eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Türkçesi ise DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan tarafından okundu. ŞARTLARA VURGU YAPAN NOT: "HUKUKİ BOYUT TANINMALI" Metnin paylaşılmasının ardından DEM Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, ayrıca Öcalan'ın, "Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" notunu da sözlü olarak beyan etti. Gazeteci İsmail Saymaz ise İmralı'dan gelen notun anlamını kamuoyuna açıkladı. "HUKUKİ GÜVENCE GEREKÇESİ" Saymaz, Öcalan tarafından yazılan ancak ana metinde yer almayarak Sırrı Süreyya Önder tarafından sözlü şekilde beyan edilen nota ilişkin, "Nihai süreçlerde bulunan kimi DEM Partililere sordum. Öcalan burada ne demek istiyor ve neden bu ifade ana metinde değil de Sırrı Süreyya Önder tarafından sözlü şekilde beyan edildi diye. Bana şöyle söylediler; 'Aslında bu cümle 3 boyutu ihtiva ediyor. Birincisi, cezaevindeki PKK’larla ilgili infaz düzenlemesi, ikincisi dağdakilerin sivil hayata dönüp hayatlarına devam etmesinin hukuki güvencesi gerekir diyorlar. Üçüncüsü, kürtlerin kendi kimlikleriyle ilgili ve aynı zamanda DEM Parti'nin yönettiği yerel yönetimlerle ilgili hem hukuki güvence hem de kimliğin tanınması adına adımların atılması gerekir dediler. Bu üç noktanın esasen süreç için şart olduğunu ifade ettiler. Ancak bunun neden metinden ayrı şekilde sözlü olarak beyan edildiği hususunda bir açıklama getirmediler." ifadelerini kullandı. "PKK KENDİNİ FESHETMELİDİR" Öcalan'ın mektubunda ise şu ifadeler yer aldı: "PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur. Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır. Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır. Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır. Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir. Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır. Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum. Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim."
PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın çağrı niteliğindeki mektubunun İmralı heyeti tarafından okunmasının ardından dikkat çeken açıklamalar gündeme geldi. O açıklamalardan biri de gazeteci İsmail Saymaz tarafından yapıldı. Saymaz, Öcalan tarafından yazılan ana metinde yer almayıp Sırrı Süreyya Önder tarafından sözlü şekilde beyan edilen bir paragraflık cümleyi, 3 nokta ile açıkladı.

PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın İmralı'dan kaleme aldığı yazılı açıklama, İmralı heyetinin üçüncü ziyaretinden sonra kamuoyuna sunuldu. Metnin Kürtçesi, eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Türkçesi ise DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan tarafından okundu.

ŞARTLARA VURGU YAPAN NOT: "HUKUKİ BOYUT TANINMALI"

Metnin paylaşılmasının ardından DEM Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, ayrıca Öcalan'ın, "Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" notunu da sözlü olarak beyan etti. Gazeteci İsmail Saymaz ise İmralı'dan gelen notun anlamını kamuoyuna açıkladı.

"HUKUKİ GÜVENCE GEREKÇESİ"

Saymaz, Öcalan tarafından yazılan ancak ana metinde yer almayarak Sırrı Süreyya Önder tarafından sözlü şekilde beyan edilen nota ilişkin, "Nihai süreçlerde bulunan kimi DEM Partililere sordum. Öcalan burada ne demek istiyor ve neden bu ifade ana metinde değil de Sırrı Süreyya Önder tarafından sözlü şekilde beyan edildi diye. Bana şöyle söylediler; 'Aslında bu cümle 3 boyutu ihtiva ediyor. Birincisi, cezaevindeki PKK’larla ilgili infaz düzenlemesi, ikincisi dağdakilerin sivil hayata dönüp hayatlarına devam etmesinin hukuki güvencesi gerekir diyorlar. Üçüncüsü, kürtlerin kendi kimlikleriyle ilgili ve aynı zamanda DEM Parti'nin yönettiği yerel yönetimlerle ilgili hem hukuki güvence hem de kimliğin tanınması adına adımların atılması gerekir dediler. Bu üç noktanın esasen süreç için şart olduğunu ifade ettiler. Ancak bunun neden metinden ayrı şekilde sözlü olarak beyan edildiği hususunda bir açıklama getirmediler." ifadelerini kullandı.

" PKK KENDİNİ FESHETMELİDİR"

Öcalan'ın mektubunda ise şu ifadeler yer aldı:

"PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur. Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır. Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır. Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır. Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir. Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır. Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum. Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sariyersoz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.