Pankreas Kanseri İçin Umut Verici Gelişme: mRNA Aşıları Olumlu Sonuçlar Gösteriyor

Sağlık 23.02.2025 - 14:25, Güncelleme: 23.02.2025 - 14:25 365 kez okundu.
 

Pankreas Kanseri İçin Umut Verici Gelişme: mRNA Aşıları Olumlu Sonuçlar Gösteriyor

Nature dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, kişiselleştirilmiş mRNA aşıları, pankreas kanseri tedavisinde birinci faz klinik denemelerinde umut verici sonuçlar gösteriyor.
Pankreas kanseri, teşhis konan hastaların sadece yüzde 13'ünden azının beş yıl veya daha uzun süre hayatta kalabildiği, bu nedenle en ölümcül kanser türlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bunun başlıca nedeni, vakaların yaklaşık yüzde 90’ının hastalık ilerlemişken tespit edilmesidir. Erken teşhis konusunda ciddi sorunlar yaşanmakta, çünkü pankreas kanseri hücreleri vücudun diğer bölgelerine, diğer kanserlere kıyasla çok daha erken yayılabiliyor. Ayrıca, hastalık genellikle daha ileri aşamalara kadar semptom göstermediği için rutin taramalar, mamogram ya da kolonoskopi gibi testler mevcut değil. Teşhis konduktan sonra ise etkili tedavi yöntemleri sınırlıdır. Ancak kişiselleştirilmiş mRNA aşılarının etkisi üzerine yapılan deneylerde bazı olumlu gelişmeler yaşanıyor ve bu durum umut verici bir gelişme olarak görülüyor. Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi'ndeki Olayan Kanser Aşıları Merkezi Direktörü ve son testlere liderlik eden Dr. Vinod Balachandran, "Daha yeni kanser tedavi yöntemleriyle, diğer birçok kanser türünde sonuçları iyileştirmede önemli ilerleme kaydetmiş olsak da, bunların pankreas kanserinde çok fazla etkisi olmadı, en iyi mevcut tedavilerimize rağmen sağ kalma oranı yaklaşık yüzde 10 seviyesinde kaldı.” dedi.  mRNA aşıları, Covid için yaygın kullanım öncesinde, kanser tedavisi için de araştırılıyordu. Bu aşı türü, bağışıklık sistemine tümörleri tanıyıp onlara saldırmayı öğreterek, vücudu kanserle savaşan bir makineye dönüştürüyor. Şu anda melanom, kolorektal kanser ve diğer katı tümörler üzerinde mRNA teknolojisiyle araştırmalar sürüyor. Etkili bir tedavi için, mRNA kanser aşılarının bol miktarda T hücresi üretmesi gerekiyor. T hücreleri, vücudu istilacılara karşı savunan bir bağışıklık hücresidir. Bu hücrelerin, kanser hastalarında uzun süre hayatta kalması ve kanser hücrelerini tanıyıp onlarla savaşmaya devam etmesi gerekmektedir. Virüslerle mücadele etmek genellikle daha basitken, vücudun kendisi tarafından üretilen yabancı olmayan hücrelerle savaşmayı öğretmek çok daha zordur. Yeni yapılan bir deneyde, ameliyat edilebilir pankreas kanseri olan 16 hasta yer aldı. Pankreas kanserinin yalnızca yaklaşık yüzde 20’si ameliyatla tedavi edilebiliyor ve bu, tek etkili tedavi yöntemi olarak kabul ediliyor. Kemoterapi, radyasyon ve immünoterapiler tümörleri küçültse de kalıcı tedavi olarak kabul edilmiyor. Wolpin, tümörler önce kemoterapi ile küçültülmeden ameliyatın mümkün olduğu daha küçük bir hasta grubundan bahsetti. Kanserin çoğu zaman kısa süre içinde geri döndüğünü belirtti. Balachandran ve ekibi, bu 16 hastayı dört yıl boyunca takip etti. Tümörler 2019-2021 yılları arasında çıkarıldı ve ardından her hastanın genetik materyali kullanılarak kişiselleştirilmiş mRNA aşıları tasarlandı. Bu aşılar, hastaların bağışıklık sistemlerine kanser hücrelerine saldırmayı öğretmeyi hedefliyordu. Katılımcıların yarısı (sekiz kişi) aşıya yanıt verdi ve tümörlere karşı T hücreleri üretti. Diğer yarısı ise aşıya tepki vermedi. Aşıya olumlu yanıt veren hastalarda, kanserle savaşan T hücrelerinin sekiz yıl boyunca hayatta kalacağı tahmin ediliyor. Araştırmacılar, bu T hücrelerinin yaklaşık yüzde 20’sinin on yıllarca hayatta kalabileceğini ve fonksiyon gösterebileceğini düşünüyor. T hücrelerinin ne kadar uzun süre aktif kalması sağlanabilirse, kanserin nüks etmesine karşı o kadar güçlü bir koruma sağlanabilir.
Nature dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, kişiselleştirilmiş mRNA aşıları, pankreas kanseri tedavisinde birinci faz klinik denemelerinde umut verici sonuçlar gösteriyor.

Pankreas kanseri, teşhis konan hastaların sadece yüzde 13'ünden azının beş yıl veya daha uzun süre hayatta kalabildiği, bu nedenle en ölümcül kanser türlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bunun başlıca nedeni, vakaların yaklaşık yüzde 90’ının hastalık ilerlemişken tespit edilmesidir. Erken teşhis konusunda ciddi sorunlar yaşanmakta, çünkü pankreas kanseri hücreleri vücudun diğer bölgelerine, diğer kanserlere kıyasla çok daha erken yayılabiliyor. Ayrıca, hastalık genellikle daha ileri aşamalara kadar semptom göstermediği için rutin taramalar, mamogram ya da kolonoskopi gibi testler mevcut değil. Teşhis konduktan sonra ise etkili tedavi yöntemleri sınırlıdır. Ancak kişiselleştirilmiş mRNA aşılarının etkisi üzerine yapılan deneylerde bazı olumlu gelişmeler yaşanıyor ve bu durum umut verici bir gelişme olarak görülüyor.

Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi'ndeki Olayan Kanser Aşıları Merkezi Direktörü ve son testlere liderlik eden Dr. Vinod Balachandran, "Daha yeni kanser tedavi yöntemleriyle, diğer birçok kanser türünde sonuçları iyileştirmede önemli ilerleme kaydetmiş olsak da, bunların pankreas kanserinde çok fazla etkisi olmadı, en iyi mevcut tedavilerimize rağmen sağ kalma oranı yaklaşık yüzde 10 seviyesinde kaldı.” dedi. 

mRNA aşıları, Covid için yaygın kullanım öncesinde, kanser tedavisi için de araştırılıyordu. Bu aşı türü, bağışıklık sistemine tümörleri tanıyıp onlara saldırmayı öğreterek, vücudu kanserle savaşan bir makineye dönüştürüyor. Şu anda melanom, kolorektal kanser ve diğer katı tümörler üzerinde mRNA teknolojisiyle araştırmalar sürüyor.

Etkili bir tedavi için, mRNA kanser aşılarının bol miktarda T hücresi üretmesi gerekiyor. T hücreleri, vücudu istilacılara karşı savunan bir bağışıklık hücresidir. Bu hücrelerin, kanser hastalarında uzun süre hayatta kalması ve kanser hücrelerini tanıyıp onlarla savaşmaya devam etmesi gerekmektedir. Virüslerle mücadele etmek genellikle daha basitken, vücudun kendisi tarafından üretilen yabancı olmayan hücrelerle savaşmayı öğretmek çok daha zordur.

Yeni yapılan bir deneyde, ameliyat edilebilir pankreas kanseri olan 16 hasta yer aldı. Pankreas kanserinin yalnızca yaklaşık yüzde 20’si ameliyatla tedavi edilebiliyor ve bu, tek etkili tedavi yöntemi olarak kabul ediliyor. Kemoterapi, radyasyon ve immünoterapiler tümörleri küçültse de kalıcı tedavi olarak kabul edilmiyor. Wolpin, tümörler önce kemoterapi ile küçültülmeden ameliyatın mümkün olduğu daha küçük bir hasta grubundan bahsetti. Kanserin çoğu zaman kısa süre içinde geri döndüğünü belirtti.

Balachandran ve ekibi, bu 16 hastayı dört yıl boyunca takip etti. Tümörler 2019-2021 yılları arasında çıkarıldı ve ardından her hastanın genetik materyali kullanılarak kişiselleştirilmiş mRNA aşıları tasarlandı. Bu aşılar, hastaların bağışıklık sistemlerine kanser hücrelerine saldırmayı öğretmeyi hedefliyordu. Katılımcıların yarısı (sekiz kişi) aşıya yanıt verdi ve tümörlere karşı T hücreleri üretti. Diğer yarısı ise aşıya tepki vermedi.

Aşıya olumlu yanıt veren hastalarda, kanserle savaşan T hücrelerinin sekiz yıl boyunca hayatta kalacağı tahmin ediliyor. Araştırmacılar, bu T hücrelerinin yaklaşık yüzde 20’sinin on yıllarca hayatta kalabileceğini ve fonksiyon gösterebileceğini düşünüyor. T hücrelerinin ne kadar uzun süre aktif kalması sağlanabilirse, kanserin nüks etmesine karşı o kadar güçlü bir koruma sağlanabilir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sariyersoz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.