Muhammet Öztürk
Köşe Yazarı
Muhammet Öztürk
 

Stokçuluk Mu Yenilik Mi?

Kentsel dönüşümle ilgili çok konuşuluyor çok yazılıyor. Önemli konulardan biri de bina stoğumuzun olası depremlere dayanıklı olup olmadığı sorunu. Kısaca ele alalım; - Ülkemizdeki toplam konut stokunun yaklaşık yüzde 14’ü 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen deprem bölgesindeki illerde bulunmaktadır. Bu binalardan yıkılan ve ağır hasar alanların yenilenmesi yapılmaktadır. - 1999 depreminden sonra yapı kalitesinde iyileşme sağlanmış olması sebebiyle 1999 öncesi yapı stokunun deprem riskinin daha yüksek olduğu genel kabul görmektedir. Hasar görebilirliği yüksek olan binalar, toplam yapı stokunun takriben % 80’ ini teşkil etmektedir. - Hasar görebilirliği yüksek olduğu değerlendirilen konutların (bağımsız bölüm) en kısa zamanda dönüştürülmesi gerektiğini tahmin etmek güç değil. Yaklaşık 6-7 milyon bağımsız bölümün en kısa zamanda dönüştürülmesi hedeflenmektedir. Hasar riski yüksek ve denetimsiz olarak yapılan binalardaki hatalar üç ana başlıkta ele alınabilir; - Projelendirme hataları, - İnşaat donatısındaki hatalar, - Malzeme kalitesinin mevzuat ve tasarım değerlerinin altında kalması ve işçilik hataları. 1999 depremi öncesinde inşa edilmiş binalarda gözlenen ve yapıların deprem risklerini artırdığı değerlendirilen unsurları kendi binalarınızdaki mevcut durumla kıyaslamanız ve değerlendirmeniz amacıyla aşağıya ekliyorum. - İnşasında yeterli veya hiç mühendislik ve denetim hizmeti alınmamış olması, - Yönetmeliklerle uyulmaması, - Yapılara sonradan yapılan projeye ve yapı yönetmeliklerine aykırı müdahaleler, - Zamana ve çevresel şartlara bağlı bozulmalar, - Yetersiz enine donatı (sargılama) ve yetersiz kesme kapasitesi, bindirme boyu ve detaylandırma problemleri, kolon kiriş birleşimlerinde yetersiz enine donatı, - Beton kalitesi ve yerleşimindeki meseleler, - Taşıyıcı sistemde düzensizlikler, - Zayıf kolon-güçlü kiriş, kısa kolonlar, - Zemin şartlarının tasarımda dikkate alınmaması. Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan binalara ilişkin gözlemlerden elde edilen veriler değerlendiğinde mevcut yapı stoğunu oluşturan binalarda gözlenen unsurlar aşağıda sıralanmaktadır. - Kırılmamış ve yıkanmamış dere agregası kullanımının bölgede oldukça fazla olduğu gözlemlenmiştir. Agreganın kırılmamış ve yıkanmamış olması, betonun yapışması/adezyonu hususunda olumsuz bir durumdur. Enkazlardan alınan beton numuneleri incelendiğinde, gereğinden fazla yassı iri agrega kullanıldığı görülmüştür. - Çimento dozajlarının oldukça az olduğu, agregaların rahatlıkla sökülerek deforme edilebildiği gözlemlenmiştir. - Etriye aralıklarının yeterli olmadığı görülmüştür. Etriyelerin sıklaştırma bölgeleri yetersizdir. Yıkılan binaların çoğunluğunda nervürsüz demir kullanımı nedeniyle yetersiz beton-donatı aderansı olduğu görülmüştür. - Hasar gören veya yıkılan binalarda kolon boyuna donatılarının bindirmeli eklerinin kolon orta bölgesinde yapılmadığı, kolon-kiriş birleşim bölgesindeki hasarların etriye yetersizliği nedeniyle olduğu gözlemlenmiştir. - Beton dökümünden önce kontrollerin yeterli yapılmadığı, donatı yetersizliklerinin ve yanlış uygulamaların fark edilmediği gözlemlenmiştir. - Afet bölgesindeki birçok kirişsiz balkon, alta ve üste yerleştirilen donatının yetersizliği nedeniyle tamamen kullanılamaz hale gelmiştir. - Köy yerleşim alanlarında, kaya parçalarının deprem tesiri ile ana bloktan koparak yapıların ağır hasarına sebep oldukları gözlemlenmiştir - Bölgede yapılan incelemelerde ağır ve orta hasarlı çok katlı yapıların bodrum katlarının olmaması ve temel derinliklerinin yetersizliği sebebi ile devrildiği görülmüştür. - Bitişik nizam binaların deprem sırasında birbirine çarpması hasarı arttırmıştır. - Binalarda donatıların korozyona uğraması ve beton mukavemetinin yeterli olmaması hasarı arttırmıştır. - Temel zeminlerinin iyi incelenmemesi, yapı yükleri ve özellikleri dikkate alınarak temel zeminin yapılmaması yapısal hasarları arttırmıştır. Görüldüğü üzere, oluşan hasarların büyük bölümü deprem değil bina öldürür sözünü doğrularcasına insan hatalarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle öncelikle düşünsel bir dönüşümle, siyasi ve ekonomik yaklaşımlardan kaçınılarak yapı ve fikir stokçuluğunun değil, bilimsel yöntemlere uygun yeniliğin önü açılmalıdır.  
Ekleme Tarihi: 26 Kasım 2024 - Salı
Muhammet Öztürk

Stokçuluk Mu Yenilik Mi?

Kentsel dönüşümle ilgili çok konuşuluyor çok yazılıyor. Önemli konulardan biri de bina stoğumuzun olası depremlere dayanıklı olup olmadığı sorunu. Kısaca ele alalım;

- Ülkemizdeki toplam konut stokunun yaklaşık yüzde 14’ü 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen deprem bölgesindeki illerde bulunmaktadır. Bu binalardan yıkılan ve ağır hasar alanların yenilenmesi yapılmaktadır.

- 1999 depreminden sonra yapı kalitesinde iyileşme sağlanmış olması sebebiyle 1999 öncesi yapı stokunun deprem riskinin daha yüksek olduğu genel kabul görmektedir. Hasar görebilirliği yüksek olan binalar, toplam yapı stokunun takriben % 80’ ini teşkil etmektedir.

- Hasar görebilirliği yüksek olduğu değerlendirilen konutların (bağımsız bölüm) en kısa zamanda dönüştürülmesi gerektiğini tahmin etmek güç değil. Yaklaşık 6-7 milyon bağımsız bölümün en kısa zamanda dönüştürülmesi hedeflenmektedir.

Hasar riski yüksek ve denetimsiz olarak yapılan binalardaki hatalar üç ana başlıkta ele alınabilir;

- Projelendirme hataları,

- İnşaat donatısındaki hatalar,

- Malzeme kalitesinin mevzuat ve tasarım değerlerinin altında kalması ve işçilik hataları.

1999 depremi öncesinde inşa edilmiş binalarda gözlenen ve yapıların deprem risklerini artırdığı değerlendirilen unsurları kendi binalarınızdaki mevcut durumla kıyaslamanız ve değerlendirmeniz amacıyla aşağıya ekliyorum.

- İnşasında yeterli veya hiç mühendislik ve denetim hizmeti alınmamış olması,

- Yönetmeliklerle uyulmaması,

- Yapılara sonradan yapılan projeye ve yapı yönetmeliklerine aykırı müdahaleler,

- Zamana ve çevresel şartlara bağlı bozulmalar,

- Yetersiz enine donatı (sargılama) ve yetersiz kesme kapasitesi, bindirme boyu ve detaylandırma problemleri, kolon kiriş birleşimlerinde yetersiz enine donatı,

- Beton kalitesi ve yerleşimindeki meseleler,

- Taşıyıcı sistemde düzensizlikler,

- Zayıf kolon-güçlü kiriş, kısa kolonlar,

- Zemin şartlarının tasarımda dikkate alınmaması.

Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan binalara ilişkin gözlemlerden elde edilen veriler değerlendiğinde mevcut yapı stoğunu oluşturan binalarda gözlenen unsurlar aşağıda sıralanmaktadır.

- Kırılmamış ve yıkanmamış dere agregası kullanımının bölgede oldukça fazla olduğu gözlemlenmiştir. Agreganın kırılmamış ve yıkanmamış olması, betonun yapışması/adezyonu hususunda olumsuz bir durumdur. Enkazlardan alınan beton numuneleri incelendiğinde, gereğinden fazla yassı iri agrega kullanıldığı görülmüştür.

- Çimento dozajlarının oldukça az olduğu, agregaların rahatlıkla sökülerek deforme edilebildiği gözlemlenmiştir.

- Etriye aralıklarının yeterli olmadığı görülmüştür. Etriyelerin sıklaştırma bölgeleri yetersizdir. Yıkılan binaların çoğunluğunda nervürsüz demir kullanımı nedeniyle yetersiz beton-donatı aderansı olduğu görülmüştür.

- Hasar gören veya yıkılan binalarda kolon boyuna donatılarının bindirmeli eklerinin kolon orta bölgesinde yapılmadığı, kolon-kiriş birleşim bölgesindeki hasarların etriye yetersizliği nedeniyle olduğu gözlemlenmiştir.

- Beton dökümünden önce kontrollerin yeterli yapılmadığı, donatı yetersizliklerinin ve yanlış uygulamaların fark edilmediği gözlemlenmiştir.

- Afet bölgesindeki birçok kirişsiz balkon, alta ve üste yerleştirilen donatının yetersizliği nedeniyle tamamen kullanılamaz hale gelmiştir.

- Köy yerleşim alanlarında, kaya parçalarının deprem tesiri ile ana bloktan koparak yapıların ağır hasarına sebep oldukları gözlemlenmiştir

- Bölgede yapılan incelemelerde ağır ve orta hasarlı çok katlı yapıların bodrum katlarının olmaması ve temel derinliklerinin yetersizliği sebebi ile devrildiği görülmüştür.

- Bitişik nizam binaların deprem sırasında birbirine çarpması hasarı arttırmıştır.

- Binalarda donatıların korozyona uğraması ve beton mukavemetinin yeterli olmaması hasarı arttırmıştır.

- Temel zeminlerinin iyi incelenmemesi, yapı yükleri ve özellikleri dikkate alınarak temel zeminin yapılmaması yapısal hasarları arttırmıştır.

Görüldüğü üzere, oluşan hasarların büyük bölümü deprem değil bina öldürür sözünü doğrularcasına insan hatalarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle öncelikle düşünsel bir dönüşümle, siyasi ve ekonomik yaklaşımlardan kaçınılarak yapı ve fikir stokçuluğunun değil, bilimsel yöntemlere uygun yeniliğin önü açılmalıdır.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sariyersoz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.