Süreci hepiniz biliyorsunuz, bunu tekrar dallandırıp budaklandırmaya gerek yok. MHP lideri Devlet Bahçeli çıktı, Öcalan silah bıraktırsın örgütüne dedi. En üst perdeden de 'Gelsin Meclis'te (Gazi Meclis'te) haykırsın dedi. Bu kadarını Öcalan bile hayal edemezdi doğrusu.
Nitekim çağrılar yerini buldu. Cumhurbaşkanı bir mühlet sessiz kaldı. Siyasi rant umudunu görünce de sahiplendi süreci. Başarılı olursa 'Yaparsa AK Parti yapar' deme fırsatını kaçıracağını düşünemezdik elbet.
Çekirge 3 sıçradı! Terörist dedikleri DEM Parti, bir anda devlet ile PKK elebaşı arasında köprü oluverdi. Hatta terör yaftası yapıştırılıp terör iltisaklı (ki iltisaklı kavramı hukuki olarak tartışmalı bir kavramdır) olduğu gerekçesiyle görevden alınan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, hapsi değil İmralı'yı boyladı. 3. Görüşme sonrası eli kanlı hain Öcalan'ın mektubu duyruldu Türkiye'ye!
Nasıl ya? Şimdi biz koca devlet olarak, 'Güçlü Türkiye' olarak, "Biz başaramadık, sen iki kelime et de şu örgüt silahlarını bıraksın" mı dedik?
Önceden arşiv yanılmaz derdik ama artık arşivden o kadar tutarsız açıklamalar çıkıyor ki, arşiv bile kafayı yemiştir bunlar ne diyor diye...
23 Nisan 2023'de, arşivleri yokladığımızda, "Şimdi 86 tane terörist kaldı. 29 Ekim 2023 tarihinde bu ülkenin dağlarında bir tek PKK'lı terörist kalmayacak. Ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz" dememiş miydi Süleyman Soylu?
27 Şubat 2025... Türkiye bir terör örgütü elebaşının ağzından çıkacak 2 kelimeye mi mahkum edildi? Devlet aciz mi gösterildi? Eski çözüm sürecinde İbrahim Tatlıses'le 'megri megri' halaylar çekilmişti. Şimdi de salonda 'biji serok apo' sloganları atıldı. Tamamen meraktan soruyorum, şimdi ellerinde paçavrayla biji serok apo demek serbest mi?
Ya da düne kadar DEM Partililer teröristti (kimine gore). Bugün terörist değiller mi? 1 günde terörden arındık mı? Madem 1 günde terörden arınmak bu kadar kolaydı da, PKK ile mücadelede neden 1.1 trilyon dolar kaynak harcadık? Ee, hani terör bitmişti, seçim zamanı öyle deniyordu bize! Dil sürçmesi oldu galiba.
Peki, bir soru daha! Amma cahilmişim ben de, sora sora bitiremedim; Madem ki Türkiye terörle mücadelede çok güçlüydü, terör Türkiye'de bitme noktasına gelmişti de biz neden şimdi teröristlere yeniden canlanmak için bir fırsat sunduk? Bunu 'eski' çözüm sürecinde tecrübe etmemiş miydik zaten?
Bir zafer edasıyla iktidar hemen sahiplendi. Dedim ya, 'biz yaptık' fırsatını kaçırmazlar diye. Ömer Çelik 'Kürt sorununu Cumhurbaşkanımızın talimatıyla çözdük demiş. Oysaki süreç PKK ya silah bıraktırma süreci değil miydi? Siz şimdi Kürt vatandaşlarımıza mi PKK'lı demek istediniz yoksa PKK'lılara mı Kürt demek istediniz?. Yanlış anlamayın efendim anlamaya çalışıyorum sadece...
Ve 1 Mart 2025... PKK sözde Konsey'ini toplamış. Öcalan'ın çağrısına kulak vermiş. "Ateşkes ilan ediyoruz" demiş. Ne karşılığında? Herhalde varlıklarını bir hiç uğruna 'bonkörlüklerinden' sonlandıracakalrını düşünmemişizdir.
Pazarlık, şart yok denildi. Vatandaşa öyle denildi yani. Sırrı Süreyya Önder ise "Devlet temsilcileriyle toplantılar sürecine başlayacağız ve bu süreci ilerleteceğiz" dedi. Süreç PKK'ya silah bıraktırma süreci değil miydi? Silah bıraktı. Şimdi pazarlık ve şart yoksa toplantılarda ne konuşacaklar? Birbirlerine hal hatır soracaklar sanırım.
Anayasa... İktidar ve teröristbaşının aynı dilden konuştuğu o malum konu. Anayasa değişikliği isteniyor. AKP de istiyor bunu. İstemek zorunda zaten, yoksa aday olamayacak Tayyip Bey. Şimdi, o toplantılarda hal hatır faslından sonra acaba Anayasa pazarlığı yapılır mı? Malum 399 sandalye yetmiyor. Referanduma gidiyor Anayasa. 400 sandalye ise 'tak' diye onaylıyor yeni Anayasa'yı. Halka danışacak bir şey kalmıyor. AKP'nin meclisteki sandalye sayı, ittifak ortaklarıyla toplanınca 324 sandalye yapıyor. Bu haliyle kabul edilemiyor Anayasa. Amaa, HDP'de dahil edilirse bu senaryoya... 381 sandalye yapıyor. Yani halk oylamasına gidiyor taslak. Yeni transferler olur mu şimdilik kestiremiyorum ama pazarlık yok süreci, Malatya Pazarı'na dönebilir.