Hukukçu Dr. Ali Yüksel’den ‘Suç İşlersen Ceza Görmezsin’ Algısına Tepki: Kanayan Bir Yara!

Siyaset 10.10.2024 - 16:59, Güncelleme: 11.10.2024 - 14:06 1353+ kez okundu.
 

Hukukçu Dr. Ali Yüksel’den ‘Suç İşlersen Ceza Görmezsin’ Algısına Tepki: Kanayan Bir Yara!

Hukukçu Dr. Ali Yüksel, Sarıyer Söz Gazetesi Haber Müdürü Aykut Metehan’a gündemde yer alan kadın cinayetleri, suç oranlarının artması gibi konularda ve Türkiye’deki adalet sisteminin işleyişi hakkında özel açıklamalarda bulundu.
'AFFIN KENDİSİ SUÇLULUK İÇERİYOR’ 'Toplumda bir cezasızlık algısı oluştu. Bizde cumhuriyet döneminde çok aflar çıktı. İmar affı ceza affı veya bazen banka borcu affı oluyor. Af temelde bakıldığı zaman üst gücün daha alt bir kesime haketmediği halde bir şeyi bağışlamasıdır. Affın kendisi bir suçluluk içeriyor. Aflar doğru değil çünkü af varsa eğer üç şeyi sorgulaman lazım ya af gereğini ortaya çıkaran sebepleri oluşturuyorsun ve kendin suçlusun ki bir kesimi haksız cezalandırdım haksız bir sonuca yol açtım bunu gidermem lazım diye düşünüyorsun ya da hakettiği halde bir kesimi cezalandıramıyorsun, cezalandırma yetisini kendinde bulmuyorsun ki affediyorsun veya affı bir rüşvet olarak kullanıyorsun. Üçü de olabilir. Farklı zamanlarda üçü de olmuştur zaten.'  ‘SUÇ İŞLERSEN CEZA GÖRMEZSİN ALGISI’ 'Suçlarla ilgili aflara geldiğimiz zaman, Türkiye’de son yıllarda çıkan aflar sonucunda hukukçuların büyük çoğunluğunda vatandaşın da çoğunda bir suç işlersen ceza görmezsin algısı oluştu. Bu algı yaygınlaştıkça hem ceza kanunlarının ana hedefi olan vatandaş üzerindeki ceza algısı suç işleyeni teşvik edici ama mağdur olan içinde üzücü olmuştur. Vatandaş kendi kendine intikam alma kendisinin cezalandırmasını arttırıcı bir hal almaya başladı. Hukukçular arasında da son on yılda ceza avukatlığı Türkiye’de azalmıştı. Ceza avukatına gelen kişi biliyor ki ceza almayacak ya da 4 yılın altında ceza alırsa hapis yatmayacak konusunu öğrendiği için ceza avukatına zaten ihtiyaç yok diyordu.'  ‘KANAYAN BİR YARA’ 'Örgütlü suçlarda ise ceza almak çok zor, mahkemelerinde onları ortaya çıkarması kolay değil. Çünkü örgütlü işleri örneğin, eroin insan kaçakçılığı milletlerarası suç örgütünü ve mafya örgütünü kolay ortaya ama  içerisinde bazen devlet yöneticileri, kolluk kuvvetleri, adliyeden, ekonomiden veya bankadan kişilerde olabiliyor bu büyük mafya örgütlerini yakalamak çok kolay değil. Uzmanlık işi. Büyük suç örgütlerinde bazen cezalandırmakta çözüm değil. Cezalandırdığın kişiler aslında asıl kişiler değil. Bunlar ya cezayı üstlenen kişiler ya da cezanın nihayet son noktasında icra edenler. Bu kanayan bir yara.' ‘BUGÜN ADLİYEDEN DUYMAYACAĞIMIZ ŞEYLER DUYUYORUZ’ 'Son adalet bakanımız Türkiye’de cezasızlık algısının yüksek olduğunu geçtiğimiz günlerde açıkladı. Zaten Türkiye’de adli yargıya güven son 20 yılda yüzde 90’lardan yüzde 40’lara kadar düşmüş vaziyette. Bunun içerisine avukatlar hakimler ve savcılar da dahil. Bugün adliyeden duymayacağımız şeyleri duyuyoruz. Bir savcı suç örgütünün ortağı çıkıyor veya bir avukat örgütün savunmasını rahatça üstleniyor gibi bir çok şey duyuyoruz. Bunlar toplumu bozan şeyler. Ceza almadıkça normal yoldan gittikçe bizim gibi hakkını emeğiyle kazanan beyni ile ve fikri ile kazanan insanlar bezdirici bir durumla karşı karşıya kalıyorlar. Esasında çalışarak bi yere gelemezsin kanısı oturuyor. Birçok şirket sahibi de Türkiye’de her şeyi düzgün yaparsan asla kazanamazsın noktasına geliyor. Bu kanı çok kötü. Hem ülkeye zarar veriyor hem de dürüst çalışanları yoruyor ve gittikçe yolsuzluğa sevk ediyor. Yolsuzluğu engellemek için sert cezalar getirilmesi gerekiyor ki dürüst vatandaş hem devletine güvensin hem de kendi geleceğine güvensin.' ‘MAHKEME DEVLETTEN ÜSTÜNDÜR’ 'Bütün mahkemeler Türk Milleti adına karar verir. Mahkeme kararlarının başında Türk Milleti adına yazar. Bu kavram 1789 Fransız İhtilali’nden sonra Fransa’da başlamış sonra ise bizim ülkemizde yaygınlaşan bir kavram. Bunun anlamı, biz yargıyı kimse için yapmayız hatır ve devlet için yapmayız. İnsanlar sanıyor ki yargı ve mahkeme devletin bir organıdır. Mahkeme devletin bir organı değildir devletten üstündür. Devlette taraflı olduğu zaman devleti de yargılar. Bir hakimde devleti de yargılayabileceğini vatandaşla devletin ikisininde taraf olabileceğini düşünmesi lazım. Bir suç işlendiği zaman zarar gören devlet değildir. Toplumdur ve kamudur. Savcı devlet adına konuşmaz kamu adına konuşuyorum der.' ‘DOĞRU OLAN ADALETİ DÜŞÜNMEKTİR’ 'Twitter’da ya da sosyal medyada ki etki güçlerinin ne kadar suni, mühendislik planları olduğunu birçoğunun bilgisayarlarda yazılımla sağlandığını, sanal zeka ile üretildiğini oradaki karar veren mahkeme veya savcı bilse, bu kadar etkilenmez. Çünkü örneğin, bunlarla ilgili top olan ve öne çıkan olaylarda bakıldığı zaman gerçek kullanıcının şişirilmiş kullanıcıya oranla yüzde 10 olduğunu görüyoruz. Hakimler, savcılar halkın tepkisi var ve yok sayamayız diye düşünüyorlar. Oradaki tepkinin yapmacık olduğunu ya da o tepkiyi yönlendiren bir gücün olduğunu düşünmeleri lazım. Doğru olan adaleti düşünmektir.' THEMİS HEYKELİ  'Adliyelerimizde Themis heykeli vardır. Sembolik anlamı zaten benim gözüm kapalı karşımdaki insanı görmüyorum ve kim olduğuna bakmam olaya bakarım. Bakarsam etkilenmeyeyim diye gözümü kapattım anlamını taşıyor.  Hakim ya da savcı bu zengindir diye onu korursa ya da güçlüdür şeklinde karar verirse, adaletin olmayacağı herkesin vicdanına yerleşir ve herkes suç işlemeyi kendinde hak görür. Adaletin olduğunu göstermek gerekiyor.' ‘İSTANBUL’DA DAHA FAZLA ÇEŞİT SUÇ TÜRLERİ VAR’ 'Büyük metropol İstanbul’daki sorunlar Anadolu’ya benzemiyor. Anadolu’nun bir kasabasında suç tipi azdır. İstanbul’da ise dünyanın büyük metropollerinden daha fazla çeşit hukuki itilaf ve suç türleri var. Bunları çözecek çok iyi hakimi savcısı ve polisi olması gerekiyor.' ‘DEVLET ÇOK MEMURU KORUYOR’ 'Türkiye’de bundan 20 sene önce belki bir polis milletvekiline ceza kesemiyordu. Bu yanlış bi şey bugün Amerikan Başkanı’nı bile mahkemeye çağırıp yargılayabiliyorlar. Bazıları bu sembolik bir reklam diyor ama bizde reklam olsun sorun değil. Reklam da olsa adaletin sıradan vatandaşa inancını kurmak için milletvekilini, bakanı, valiyi, kaymakamı ve belediye görevlilerini sorgulayabilmelisin. Devlet çok memuru koruyor. Vatandaş vatandaşa bir haksızlık yaptığı zaman hakim önüne çıkıyor ama memur yaparsa, savcı memuru çağıramıyor. Savcının onun amirinden izin alması gerekiyor. Dokunulamayan bir devlet kesimi oluşuyor. Bu da gittikçe vatandaşla devletin arasındaki güveni sarsıyor. Bu güveni sarstığın zaman ortaya güvensizlik, terör ve haksızlıklar çıkar. Hukuka saygıyı herkes oluşturmalı. Bizde şöyle bir şey var. Vatandaş hukuğa saygı duysun ama yöneticiler duymasın.' ‘İNFAZ KONULARINDA DEĞİŞİKLİK ŞART’ 'İnfaz konularında değişiklik şart. Savcılar ve hakimler ben bu adama ceza versem ne olacak zaten bu dava 3 sene sürer ve cezası kesinleşene kadar bir af olabilir zaten diyerek bu adamı karşıma almayayım diye düşünüyor. Bu da kötü bir şey. Böylelikle kısır döngüye dönüşüyor. Kaçakçılığa ve suç işlemeye dair bir meşrulaştırma oluyor. Çok tehlikeli.' ‘MAHKEMELERİN ARKASINDA BİR ŞEY ARARSAK BÜTÜN MAHKEME KARARLARI ŞAİBELİ HALE GELİYOR’ 'Mahkeme eğer bir firma hakkında firmanın ismi açıklanmasın diye karar verdiyse, saygı duyuyorum çünkü mahkeme bağımsız mahkemedir ve dosyayı incelemişse haklı bulmuştur. Eğer mahkemelerin kararları arkasında bir şey ararsak bütün mahkemelerin kararları şaibeli hale geliyor ki onun sonu yok. Türkiye’deki mevcut hukuk sisteminde bir algı oluşturulduğu için bu mahkeme kararı belki çok doğru ve adildir ama bu algının kurbanı oluyor.  Bu seferde güçlü firma ismi açıklanmıyor diyor. Belki de o firma gerçekten de haklıdır ve mahkeme kararı da onu geçici olarak korumuştur. Açıklandığı zaman belki haksız yere itibarı zedelenecektir.'  
Hukukçu Dr. Ali Yüksel, Sarıyer Söz Gazetesi Haber Müdürü Aykut Metehan’a gündemde yer alan kadın cinayetleri, suç oranlarının artması gibi konularda ve Türkiye’deki adalet sisteminin işleyişi hakkında özel açıklamalarda bulundu.

'AFFIN KENDİSİ SUÇLULUK İÇERİYOR’

'Toplumda bir cezasızlık algısı oluştu. Bizde cumhuriyet döneminde çok aflar çıktı. İmar affı ceza affı veya bazen banka borcu affı oluyor. Af temelde bakıldığı zaman üst gücün daha alt bir kesime haketmediği halde bir şeyi bağışlamasıdır. Affın kendisi bir suçluluk içeriyor. Aflar doğru değil çünkü af varsa eğer üç şeyi sorgulaman lazım ya af gereğini ortaya çıkaran sebepleri oluşturuyorsun ve kendin suçlusun ki bir kesimi haksız cezalandırdım haksız bir sonuca yol açtım bunu gidermem lazım diye düşünüyorsun ya da hakettiği halde bir kesimi cezalandıramıyorsun, cezalandırma yetisini kendinde bulmuyorsun ki affediyorsun veya affı bir rüşvet olarak kullanıyorsun. Üçü de olabilir. Farklı zamanlarda üçü de olmuştur zaten.' 

‘SUÇ İŞLERSEN CEZA GÖRMEZSİN ALGISI’

'Suçlarla ilgili aflara geldiğimiz zaman, Türkiye’de son yıllarda çıkan aflar sonucunda hukukçuların büyük çoğunluğunda vatandaşın da çoğunda bir suç işlersen ceza görmezsin algısı oluştu. Bu algı yaygınlaştıkça hem ceza kanunlarının ana hedefi olan vatandaş üzerindeki ceza algısı suç işleyeni teşvik edici ama mağdur olan içinde üzücü olmuştur. Vatandaş kendi kendine intikam alma kendisinin cezalandırmasını arttırıcı bir hal almaya başladı.

Hukukçular arasında da son on yılda ceza avukatlığı Türkiye’de azalmıştı. Ceza avukatına gelen kişi biliyor ki ceza almayacak ya da 4 yılın altında ceza alırsa hapis yatmayacak konusunu öğrendiği için ceza avukatına zaten ihtiyaç yok diyordu.' 

‘KANAYAN BİR YARA’

'Örgütlü suçlarda ise ceza almak çok zor, mahkemelerinde onları ortaya çıkarması kolay değil. Çünkü örgütlü işleri örneğin, eroin insan kaçakçılığı milletlerarası suç örgütünü ve mafya örgütünü kolay ortaya ama  içerisinde bazen devlet yöneticileri, kolluk kuvvetleri, adliyeden, ekonomiden veya bankadan kişilerde olabiliyor bu büyük mafya örgütlerini yakalamak çok kolay değil. Uzmanlık işi.

Büyük suç örgütlerinde bazen cezalandırmakta çözüm değil. Cezalandırdığın kişiler aslında asıl kişiler değil. Bunlar ya cezayı üstlenen kişiler ya da cezanın nihayet son noktasında icra edenler. Bu kanayan bir yara.'

‘BUGÜN ADLİYEDEN DUYMAYACAĞIMIZ ŞEYLER DUYUYORUZ’

'Son adalet bakanımız Türkiye’de cezasızlık algısının yüksek olduğunu geçtiğimiz günlerde açıkladı. Zaten Türkiye’de adli yargıya güven son 20 yılda yüzde 90’lardan yüzde 40’lara kadar düşmüş vaziyette. Bunun içerisine avukatlar hakimler ve savcılar da dahil. Bugün adliyeden duymayacağımız şeyleri duyuyoruz. Bir savcı suç örgütünün ortağı çıkıyor veya bir avukat örgütün savunmasını rahatça üstleniyor gibi bir çok şey duyuyoruz. Bunlar toplumu bozan şeyler. Ceza almadıkça normal yoldan gittikçe bizim gibi hakkını emeğiyle kazanan beyni ile ve fikri ile kazanan insanlar bezdirici bir durumla karşı karşıya kalıyorlar. Esasında çalışarak bi yere gelemezsin kanısı oturuyor. Birçok şirket sahibi de Türkiye’de her şeyi düzgün yaparsan asla kazanamazsın noktasına geliyor. Bu kanı çok kötü. Hem ülkeye zarar veriyor hem de dürüst çalışanları yoruyor ve gittikçe yolsuzluğa sevk ediyor. Yolsuzluğu engellemek için sert cezalar getirilmesi gerekiyor ki dürüst vatandaş hem devletine güvensin hem de kendi geleceğine güvensin.'

MAHKEME DEVLETTEN ÜSTÜNDÜR’

'Bütün mahkemeler Türk Milleti adına karar verir. Mahkeme kararlarının başında Türk Milleti adına yazar. Bu kavram 1789 Fransız İhtilali’nden sonra Fransa’da başlamış sonra ise bizim ülkemizde yaygınlaşan bir kavram. Bunun anlamı, biz yargıyı kimse için yapmayız hatır ve devlet için yapmayız. İnsanlar sanıyor ki yargı ve mahkeme devletin bir organıdır. Mahkeme devletin bir organı değildir devletten üstündür. Devlette taraflı olduğu zaman devleti de yargılar. Bir hakimde devleti de yargılayabileceğini vatandaşla devletin ikisininde taraf olabileceğini düşünmesi lazım. Bir suç işlendiği zaman zarar gören devlet değildir. Toplumdur ve kamudur. Savcı devlet adına konuşmaz kamu adına konuşuyorum der.'

‘DOĞRU OLAN ADALETİ DÜŞÜNMEKTİR’

'Twitter’da ya da sosyal medyada ki etki güçlerinin ne kadar suni, mühendislik planları olduğunu birçoğunun bilgisayarlarda yazılımla sağlandığını, sanal zeka ile üretildiğini oradaki karar veren mahkeme veya savcı bilse, bu kadar etkilenmez. Çünkü örneğin, bunlarla ilgili top olan ve öne çıkan olaylarda bakıldığı zaman gerçek kullanıcının şişirilmiş kullanıcıya oranla yüzde 10 olduğunu görüyoruz. Hakimler, savcılar halkın tepkisi var ve yok sayamayız diye düşünüyorlar. Oradaki tepkinin yapmacık olduğunu ya da o tepkiyi yönlendiren bir gücün olduğunu düşünmeleri lazım. Doğru olan adaleti düşünmektir.'

THEMİS HEYKELİ 

'Adliyelerimizde Themis heykeli vardır. Sembolik anlamı zaten benim gözüm kapalı karşımdaki insanı görmüyorum ve kim olduğuna bakmam olaya bakarım. Bakarsam etkilenmeyeyim diye gözümü kapattım anlamını taşıyor. 

Hakim ya da savcı bu zengindir diye onu korursa ya da güçlüdür şeklinde karar verirse, adaletin olmayacağı herkesin vicdanına yerleşir ve herkes suç işlemeyi kendinde hak görür. Adaletin olduğunu göstermek gerekiyor.'

‘İSTANBUL’DA DAHA FAZLA ÇEŞİT SUÇ TÜRLERİ VAR’

'Büyük metropol İstanbul’daki sorunlar Anadolu’ya benzemiyor. Anadolu’nun bir kasabasında suç tipi azdır. İstanbul’da ise dünyanın büyük metropollerinden daha fazla çeşit hukuki itilaf ve suç türleri var. Bunları çözecek çok iyi hakimi savcısı ve polisi olması gerekiyor.'

‘DEVLET ÇOK MEMURU KORUYOR’

'Türkiye’de bundan 20 sene önce belki bir polis milletvekiline ceza kesemiyordu. Bu yanlış bi şey bugün Amerikan Başkanı’nı bile mahkemeye çağırıp yargılayabiliyorlar. Bazıları bu sembolik bir reklam diyor ama bizde reklam olsun sorun değil. Reklam da olsa adaletin sıradan vatandaşa inancını kurmak için milletvekilini, bakanı, valiyi, kaymakamı ve belediye görevlilerini sorgulayabilmelisin. Devlet çok memuru koruyor. Vatandaş vatandaşa bir haksızlık yaptığı zaman hakim önüne çıkıyor ama memur yaparsa, savcı memuru çağıramıyor. Savcının onun amirinden izin alması gerekiyor. Dokunulamayan bir devlet kesimi oluşuyor. Bu da gittikçe vatandaşla devletin arasındaki güveni sarsıyor. Bu güveni sarstığın zaman ortaya güvensizlik, terör ve haksızlıklar çıkar. Hukuka saygıyı herkes oluşturmalı. Bizde şöyle bir şey var. Vatandaş hukuğa saygı duysun ama yöneticiler duymasın.'

‘İNFAZ KONULARINDA DEĞİŞİKLİK ŞART’

'İnfaz konularında değişiklik şart. Savcılar ve hakimler ben bu adama ceza versem ne olacak zaten bu dava 3 sene sürer ve cezası kesinleşene kadar bir af olabilir zaten diyerek bu adamı karşıma almayayım diye düşünüyor. Bu da kötü bir şey. Böylelikle kısır döngüye dönüşüyor. Kaçakçılığa ve suç işlemeye dair bir meşrulaştırma oluyor. Çok tehlikeli.'

‘MAHKEMELERİN ARKASINDA BİR ŞEY ARARSAK BÜTÜN MAHKEME KARARLARI ŞAİBELİ HALE GELİYOR’

' Mahkeme eğer bir firma hakkında firmanın ismi açıklanmasın diye karar verdiyse, saygı duyuyorum çünkü mahkeme bağımsız mahkemedir ve dosyayı incelemişse haklı bulmuştur. Eğer mahkemelerin kararları arkasında bir şey ararsak bütün mahkemelerin kararları şaibeli hale geliyor ki onun sonu yok. Türkiye’deki mevcut hukuk sisteminde bir algı oluşturulduğu için bu mahkeme kararı belki çok doğru ve adildir ama bu algının kurbanı oluyor.  Bu seferde güçlü firma ismi açıklanmıyor diyor. Belki de o firma gerçekten de haklıdır ve mahkeme kararı da onu geçici olarak korumuştur. Açıklandığı zaman belki haksız yere itibarı zedelenecektir.'

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sariyersoz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.