Dilan Eskin
Köşe Yazarı
Dilan Eskin
 

2024’ÜN BİZE BIRAKTIĞI: ACILAR VE DUYULMAYAN FERYADLAR

2024 yılının sonuna gelirken, Türkiye’nin geriye dönük gündeminde pek de iç açıcı olayların yaşanmadığını görüyoruz. Bu yıl vicdanları sızlatan, akıllara durgunluk veren, kan donduran… Aslında böyle devam eder bu yılı tanımlayan betimlemeler, ama kısacası dehşetlerle ve acılarla dolu bir yıl oldu. Narin, Sıla, Ayşe, İkbal… Bu isimler uzayıp gidiyor. Geriye vicdanları sızlatan görüntüler ve akıllardaki sorular kalıyor. Her bir isim ayrı ayrı, uzun uzun konuşulmalı bana sorarsanız. Ancak biliyorum ki biz bir ismi konuşamadan başka bir isim daha ekleniyor o acı listeye. Biz bir isme daha adalet arıyoruz. Tabii ülkemizde gündem yoğun, hafızalar ise zayıf. O canhıraş adalet aradığımız isimler bizim aklımızdan çıkıyor elbette. Ama bizim sadece isim olarak gördüğümüz o masumların aileleri, yüreklerindeki acıyla çocukları için adalet aramaya bir an olsun ara vermiyor. Ben ise bu yazımda çocuğu için adalet arayan bir babanın feryadını sizlere duyurmaya çalışacağım. Rojin Kabaiş, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi 1. sınıf öğrencisiydi. Okumaya gittiği Van’da, okulunun yanında bulunan sahil kenarında bir akşam vakti kayboldu. Rojin, kaybolduktan tam 18 gün sonra, cansız bedeni kaybolduğu bölgeden 20 kilometre ötede bulundu. Yayınlanan Adli Tıp raporuna göre, Rojin boğularak ölmüş ve suda kaldığı için vücudu deforme olmuş. Ancak gerçek bu mu? Rojin Kabaiş’in babası Nizamettin Kabaiş, kızının ölümünün söylenenin aksine intihar değil, bir cinayet olduğunu düşünüyor. Peki, bir baba neden böyle düşünür? Öncelikle, Rojin’in kaybolduğu sahil, okuduğu kampüs içerisinde yer alıyor. Ancak o noktada herhangi bir güvenlik önlemi ya da o noktayı gören bir güvenlik kamerası bulunmaması, ölümdeki ihmaller zincirinin ilk halkası. Daha sonrasında, medyada da uzun süre konuşulan Rojin Kabaiş’in otopsisinde midesinin dolu olduğu ve vücudunda anestezik madde bulunduğu iddiaları, akıllardaki “Acaba Rojin bir cinayete mi kurban gitti?” şüphesini filizlendiriyor. Rojin Kabaiş’in babası Nizamettin Kabaiş, her gün, ama her gün yüreğindeki acı ile kızı için mücadele etmeye devam ediyor. Peki, siz bir babanın mücadelesini ne kadar görüyorsunuz? En başta hafızalarımızın zayıflığından bahsetmiştim. Biz yine bu olay üzerinde çok yoğun ama çok kısa konuştuk. Babanın halini merak edecek olursanız, baba Kabaiş her gün kızı için adalet feryatları atmaya devam ediyor. “Neden sesi duymuyorsunuz, neden konuşmuyorsunuz, neden susuyorsunuz? Kızım nasıl öldü, kim öldürdü?” sorularını bıkmadan usanmadan sormaya devam ediyor. Hatta öyle bir noktaya geldi ki, kızının geçtiği yolları bile öper hale geldi baba Kabaiş. Şimdi, “Neden bir insan yolu öper?” diye düşünüyorsunuzdur. Ben de size bir soru sorayım: Siz hiç evlat kaybettiniz mi? Nasıl bir histir, bilir misiniz? Bir evladın ölümünün şüphelerle dolu olması, insanı ne dereceye getirir, tahmin edebiliyor musunuz? Ben biliyorum; kızgın bir demiri yutmak gibidir. Gırtlağınızdan iner ama kalbinize saplanır. Her gün biraz daha yakar, kül eder içinizi. Nefes alamazsınız, ancak ölmezsiniz de. Ölemezsiniz; o şüphe geçmeden ölmek bile haram olur size. Baba Nizamettin Kabaiş çok sordu ama ben de size buradan sorayım: Rojin Kabaiş nasıl öldü? Ölümünde kimin ihmali var? Rojin’in ölümü intihar mı, ihmal mi, cinayet mi?
Ekleme Tarihi: 30 Aralık 2024 - Pazartesi
Dilan Eskin

2024’ÜN BİZE BIRAKTIĞI: ACILAR VE DUYULMAYAN FERYADLAR

2024 yılının sonuna gelirken, Türkiye’nin geriye dönük gündeminde pek de iç açıcı olayların yaşanmadığını görüyoruz. Bu yıl vicdanları sızlatan, akıllara durgunluk veren, kan donduran… Aslında böyle devam eder bu yılı tanımlayan betimlemeler, ama kısacası dehşetlerle ve acılarla dolu bir yıl oldu. Narin, Sıla, Ayşe, İkbal… Bu isimler uzayıp gidiyor. Geriye vicdanları sızlatan görüntüler ve akıllardaki sorular kalıyor.

Her bir isim ayrı ayrı, uzun uzun konuşulmalı bana sorarsanız. Ancak biliyorum ki biz bir ismi konuşamadan başka bir isim daha ekleniyor o acı listeye. Biz bir isme daha adalet arıyoruz. Tabii ülkemizde gündem yoğun, hafızalar ise zayıf. O canhıraş adalet aradığımız isimler bizim aklımızdan çıkıyor elbette. Ama bizim sadece isim olarak gördüğümüz o masumların aileleri, yüreklerindeki acıyla çocukları için adalet aramaya bir an olsun ara vermiyor.

Ben ise bu yazımda çocuğu için adalet arayan bir babanın feryadını sizlere duyurmaya çalışacağım. Rojin Kabaiş, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi 1. sınıf öğrencisiydi. Okumaya gittiği Van’da, okulunun yanında bulunan sahil kenarında bir akşam vakti kayboldu. Rojin, kaybolduktan tam 18 gün sonra, cansız bedeni kaybolduğu bölgeden 20 kilometre ötede bulundu. Yayınlanan Adli Tıp raporuna göre, Rojin boğularak ölmüş ve suda kaldığı için vücudu deforme olmuş. Ancak gerçek bu mu?

Rojin Kabaiş’in babası Nizamettin Kabaiş, kızının ölümünün söylenenin aksine intihar değil, bir cinayet olduğunu düşünüyor. Peki, bir baba neden böyle düşünür? Öncelikle, Rojin’in kaybolduğu sahil, okuduğu kampüs içerisinde yer alıyor. Ancak o noktada herhangi bir güvenlik önlemi ya da o noktayı gören bir güvenlik kamerası bulunmaması, ölümdeki ihmaller zincirinin ilk halkası. Daha sonrasında, medyada da uzun süre konuşulan Rojin Kabaiş’in otopsisinde midesinin dolu olduğu ve vücudunda anestezik madde bulunduğu iddiaları, akıllardaki “Acaba Rojin bir cinayete mi kurban gitti?” şüphesini filizlendiriyor.

Rojin Kabaiş’in babası Nizamettin Kabaiş, her gün, ama her gün yüreğindeki acı ile kızı için mücadele etmeye devam ediyor. Peki, siz bir babanın mücadelesini ne kadar görüyorsunuz? En başta hafızalarımızın zayıflığından bahsetmiştim. Biz yine bu olay üzerinde çok yoğun ama çok kısa konuştuk. Babanın halini merak edecek olursanız, baba Kabaiş her gün kızı için adalet feryatları atmaya devam ediyor. “Neden sesi duymuyorsunuz, neden konuşmuyorsunuz, neden susuyorsunuz? Kızım nasıl öldü, kim öldürdü?” sorularını bıkmadan usanmadan sormaya devam ediyor.

Hatta öyle bir noktaya geldi ki, kızının geçtiği yolları bile öper hale geldi baba Kabaiş. Şimdi, “Neden bir insan yolu öper?” diye düşünüyorsunuzdur. Ben de size bir soru sorayım: Siz hiç evlat kaybettiniz mi? Nasıl bir histir, bilir misiniz? Bir evladın ölümünün şüphelerle dolu olması, insanı ne dereceye getirir, tahmin edebiliyor musunuz? Ben biliyorum; kızgın bir demiri yutmak gibidir. Gırtlağınızdan iner ama kalbinize saplanır. Her gün biraz daha yakar, kül eder içinizi. Nefes alamazsınız, ancak ölmezsiniz de. Ölemezsiniz; o şüphe geçmeden ölmek bile haram olur size.

Baba Nizamettin Kabaiş çok sordu ama ben de size buradan sorayım: Rojin Kabaiş nasıl öldü? Ölümünde kimin ihmali var? Rojin’in ölümü intihar mı, ihmal mi, cinayet mi?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sariyersoz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.