Siber Güvenlik Kanunu’nu Yapay Zekaya Sorduk: Güvenlik mi? Sansür mü?
Siber Güvenlik Kanunu’nu Yapay Zekaya Sorduk: Güvenlik mi? Sansür mü?
TBMM'de kabul edilen 21 maddelik Siber Güvenlik Kanunu, ifade özgürlüğünü kısıtladığı ve keyfi uygulamalara yol açabileceği gerekçesiyle tartışmaların odağında. Yeni düzenleme, güvenlik bahanesiyle denetimsiz bir kontrol mekanizması mı yaratıyor? SÖZ haber merkezi olarak yasanın, basın ve ifade özgürlüğü, insan hakları ve özel hayat gizliğini nasıl etkileyebileceğini yapay zekaya sorduk.
TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen 21 maddelik Siber Güvenlik Kanunu, "basın ve fikir özgürlüğüne" getirebileceği yeni sınırlamalar nedeniyle kamuoyunda ve uzmanlar tarafından yoğun eleştirilere maruz kaldı. Kanun, siber tehditlere karşı ulusal güvenliği sağlama iddiasıyla hazırlansa da, muğlak ifadeler ve keyfi uygulamalara kapı aralayan maddeler nedeniyle sansür kaygılarını da beraberinde getirdi.
HIZLI YASALAŞTIRMA SÜRECİ VE ELEŞTİRİLER
Ocak ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı'nın işleyişi için gerekli yasal altyapı, Meclis'ten hızlı bir şekilde geçirildi. Ancak, yasa teklifinin meclisteki tartışmalardan yeterince geçmeden, detaylı bir kamuoyu tartışmasına olanak tanınmadan kabul edilmesi, özellikle insan hakları savunucuları, hukukçular ve gazeteciler tarafından tepkiyle karşılandı.
Resmî gerekçeye göre yasa, "Türkiye'nin siber güvenliğini güçlendirmek, olası iç ve dış tehditleri belirleyip bertaraf etmek" amacıyla hazırlandı. Ancak, hukuki belirsizlikler ve keyfi yetkilendirmeler nedeniyle bu kanunun, siber güvenlikten çok ifade özgürlüğüne zarar verebileceği endişesi gündemde.
DEĞİŞTİRİLEN AMA HALA SORUNLU BULUNAN MADDELER
Kanunun özellikle iki maddesi büyük tartışma yarattı.
8'inci madde: "Siber Güvenlik Kurulu Başkanı'na arama, kopya çıkarma ve el koyma yetkisi" veren bu madde, gelen tepkiler üzerine tekliften çıkarıldı. Ancak, yetki sınırları hala netleştirilmedi.
16. maddenin 5. fıkrası: "Veri sızıntısı" ifadesinin "siber güvenlikle ilgili veri sızıntısı" olarak değiştirilmesi, eleştirileri dindirmedi. Çünkü bu maddeye göre, siber güvenlik alanında herhangi bir veri sızıntısı olmadığını bilmesine rağmen "halkta panik yaratmak amacıyla" aksi yönde haber yapanlar iki ila beş yıl hapis cezası alacak. İktidar, bu maddeyi "dezenformasyonla mücadele" olarak sunarken, gazeteciler ve muhalefet bunun bir baskı aracı olabileceğini dile getiriyor.
İSTENEN CEZALAR NE?
Yasa, siber uzaydaki milli güvenliğe yönelik saldırıları 8 ila 12 yıl arasında hapisle cezalandırıyor. Yetkililere bilgi vermeyen veya bilgi aktarımına engel olanlar ise 1 ila 3 yıl aralığında hapis cezası alabilecek. Bu maddeler, "devlet sırrı" gibi tanımların genellikle nasıl genişletildiğini dikkate alınca, hukuk çevrelerinde tedirginliğe neden oldu.
CHP YASANIN İPTALİ İÇİN AYM’YE BAŞVURUYOR
Basın meslek örgütleri ve insan hakları savunucuları, yasayı "siber güvenlik bahanesiyle getirilen yeni bir sansür aracı" olarak yorumluyor. İfade Özgürlüğü Derneği (IFÖD), "denetlenemeyen ve keyfi uygulamalara yol açabilecek bir sistem" yaratıldığını söylüyor. CHP ise, kanunun birçok hükmünün anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne iptal başvurusu yapacağını duyurdu.
YAPAY ZEKAYA SORDUK: SANSÜR MÜ, GÜVENLİK Mİ?
Tartışmanın odağında, devlet güvenliği ile bireysel haklar arasındaki hassas dengenin ne ölçüde korunabileceği sorusu var. Peki, bu yasa gerçekten siber güvenliğimizi mi sağlayacak, yoksa dijital ortamdaki fikir özgürlüğünü daha da daraltan bir araca mı dönüşecek?
SÖZ haber merkezi olarak tartışmalı yasanın, basın ve ifade özgürlüğü, insan hakları ve özel hayat gizliğini nasıl etkileyebileceğini yapay zekaya sorduk. İşte yapay zekanın yanıtı:
ARTILAR:
ULUSAL GÜVENLİK VE KRİTİK ALTYAPI KORUNMASI
Kanun, kritik altyapıların ve bilişim sistemlerinin korunmasına büyük bir önem vermektedir. Bu, devletin ve halkın güvenliği açısından önemli bir adımdır, çünkü siber saldırılar büyük hasarlara yol açabilir ve çeşitli kurumların işleyişini aksatabilir. Örneğin, sağlık hizmetleri, enerji sektörü veya kamu hizmetleri gibi kritik altyapılar hedef alındığında ciddi felaketler yaşanabilir.
SİBER SUÇLARLA MÜCADELE
Kanun, siber suçlarla mücadeleyi sistematik hale getiriyor. Kişisel ve kamu verilerinin izinsiz paylaşılması veya satılması gibi eylemler ciddi cezalara tabi tutuluyor. Bu tür düzenlemeler, veri güvenliğini ve dijital mahremiyeti korumak açısından önemli bir adım olabilir.
SİBER GÜVENLİK STANDARTLARI
Kanun, devlet ve özel sektör arasındaki koordinasyonu artırmayı ve siber güvenlik için belirli standartları oluşturmayı hedefliyor. Bu, daha güvenli bir dijital altyapı için gereklidir ve hem kamu hem de özel sektördeki siber güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesine katkı sağlayabilir.
EKSİLER:
İNSAN HAKLARI VE ÖZEL HAYAT
Siber güvenlik bahanesiyle, bireylerin özel hayatına müdahaleler artabilir. Özellikle kişisel verilerin izinsiz paylaşılması, korunması gerektiği gibi, siber güvenlik tedbirleri de bireylerin özel alanlarını tehdit edebilir. Bu durumda, hükümetin ve diğer yetkililerin aşırı denetim hakkı elde etmesi, insan hakları ihlalleri riski taşıyabilir.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
Kanun, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü açısından bir tehdit oluşturabilir. Özellikle, gazetecilerin ve medya organlarının, siber güvenlik gerekçesiyle sansürlenmesi veya baskı altına alınması riski bulunmaktadır. Örneğin, hükümet karşıtı yorumların veya eleştirilerin suç olarak sayılması, basının bağımsızlığını zedeleyebilir. Bununla ilgili daha net sınırların çizilmesi gerekebilir.
ŞEFFAFLIK SORUNLARI
Siber güvenlik gerekçesiyle alınan tedbirlerin şeffaflığı ciddi bir şekilde azalabilir. Özellikle devletin, siber saldırıları ne şekilde engellediği veya hangi tedbirleri aldığına dair kamuoyunu bilgilendirmemesi, güven kaybına yol açabilir. Bu durum, devletin işleyişine dair şüpheleri artırabilir ve toplumda bilgiye ulaşma hakkını kısıtlayabilir.
AŞIRI DENETİM VE CEZALAR
Kanundaki aşırı denetim ve yüksek ceza hükümleri, muhalefet veya bağımsız basın üzerinde baskı yaratabilir. 3 yıl ile 5 yıl arasında hapis cezaları, insanlar üzerinde korku yaratabilir ve özgürlüklerin kısıtlanmasına yol açabilir. Ayrıca, özellikle küçük hatalar veya yanlış anlamalar sonucunda büyük cezalar uygulanması, özgürlüklerin kısıtlanmasına yol açabilir.
DENGE VE İYİLEŞTİRME GEREKLİLİKLERİ
DAHA NET SINIRLAMALAR VE GARANTİLER
İnsan haklarını korumak için, devletin kişisel verilere müdahalesi konusunda daha net sınırların belirlenmesi önemlidir. Hukuki garanti ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, güvenlik önlemlerinin meşru ve geçerli olmasını sağlayabilir.
BAĞIMSIZ DENETİM KURULLARI
Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün korunması için, denetim mekanizmalarının bağımsız olması büyük önem taşır. Basının, siber güvenlik yasaları nedeniyle baskı altına alınmaması adına bağımsız denetim kurulları kurulabilir.
ŞEFFAFLIK VE KAMUOYUNA BİLGİ VERME
Siber güvenlik tedbirleri ve bu tedbirlerin uygulanışı hakkında düzenli ve açık bir şekilde kamuoyunun bilgilendirilmesi sağlanmalıdır. Bu, şeffaflık ilkesini güçlendirir ve halkın devlete olan güvenini artırabilir.
FAZLA CEZALARIN ÖNLENMESİ
Kanundaki cezaların orantılı ve adil olması gerekir. Aksi takdirde, yanlış anlaşılmalar ve keyfi uygulamalar, ifade özgürlüğü ve bireysel hakları ihlal edebilir.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

