Doç.Dr. Mehmet Sinan Çarkman Obezite Ve Mide Ameliyatlarına Dair Konuştu
Doç.Dr. Mehmet Sinan Çarkman Obezite Ve Mide Ameliyatlarına Dair Konuştu
Genel Cerrah Doç.Dr. Mehmet Sinan Çarkman Sarıyer Söz Gazetesi haber müdürü Aykut Metehan'a mide ameliyatı ve ameliyat olmak için gerekli olan etkenler hakkında özel açıklamalarda bulundu.
‘HER OBEZ HASTAYI AMELİYAT ETMİYORUZ’
Her obez hastayı ameliyat etmiyoruz. Morbid obezite, dediğimiz hastaların vücut kitle endeksine bakıyoruz. Endeksi 40’ın üzerinde olanları ameliyat ediyoruz. Ya da birtakım yandaş sağlık problemi olan örneğin, hipertansiyon, diyabet veya eklem problemleri gibi sağlık sıkıntıları olan hastaların vücut kitle endeksleri 35’in üzerindeyse ameliyat edilebilecek aday olarak değerlendiriyoruz. Kişinin daha önceden bir ciddi diyet uygulaması yapmış olması gerekiyor. Ameliyat önermiyoruz ve diyetisyene yönlendiriyoruz. Kişinin psikolojik durumunda bir problem olmaması gerekiyor direktiflere uyum açısından. Hormonal olarak kişinin bir problemi olmaması gerekiyor. 65 yaş üstü hastalara veya kemik gelişimini tamamlamamış hastalara böyle bir cerrahi uygulamıyoruz. Hasta seçimi çok önemli. Kültürel düzeyi, hekimle uyumlu olabilecek, disiplinli bir şekilde söylenenlere uyacak ve yaşam tarzı değişikliği yapabilecek kişileri tercih ediyoruz.
‘KALP YETMEZLİĞİ OLUP OLMADIĞINA BAKMAK GEREKİYOR’
Kalp yetmezliğinin olup olmadığına bakmak gerekiyor. Ameliyat öncesi bütün hastalarımızı kardiyoloji konsültasyonundan geçiriyoruz. Bu tür ameliyatı tolere edemeyecek hastaları ameliyat etmiyoruz. Çünkü hızlı zayıflamaya bağlı olarak bu tür hastalarda hayati riskler oluşabiliyor.
‘DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ İLK SEÇİM OLARAK TÜP MİDE AMELİYATINI ÖNERİYOR’
Tüp mide ameliyatının bu kadar popüler olmasının sebebi ilk seçim ameliyatı olması. Hastalara Dünya Sağlık Örgütü ilk seçim olarak tüp mide ameliyatını öneriyor. Bu ameliyatta gıdaların geçiş sıralaması değişmiyor. Kişiler oldukça iyi oranda kilo veriyorlar. Uyum sağlarlarsa ve yaşam tarzı değişikliği yapabilirlerse verdikleri kilolar kalıcı olabiliyor. Tüp mide ameliyatı yönteminde kilo vermede başarılı bir sonuç elde edilmezse başka bir ameliyat yöntemine dönüştürülebilme imkanı var. Diğer yöntemlerde bu imkanlar pek mümkün olmuyor. Bazen emilim bozuklukları aşırı olabiliyor. Kişiler kontrol edilemeyecek kadar zayıflayabiliyor. Bu yüzden tüp mide ameliyatı daha yaygın bir uygulama ve diğer tekniklere göre daha kolay.
‘HER AMELİYATIN RİSKİ VAR’
Her ameliyatın kendine göre riskleri var. En basit ameliyatın bile ölüm oranı düşükte olsa var. Bu tür ameliyatların mutlaka endoskopisti, yoğun bakımı, anestezisi deneyimli olan ve özel ameliyathaneler gerektiren ortamlarda yapılması gerekiyor. Bu kurallara uyulursa, başarı da birlikte gelir.
‘BİZE AMELİYAT İÇİN GELMİŞ OLSA BİLE KABUL ETMİYORUZ’
Ameliyat dışı seçeneklerde diyet bir numaralı seçimimiz. Hiç diyet yapmamış kişileri diyetisyen eşliğinde diyete yönlendiriyoruz. Bize ameliyat için gelmiş olsa bile kabul etmiyoruz. En az 2 diyet denemesinde başarısız olursa o zaman ameliyat söz konusu hale gelebiliyor. Maalesef tüm hastaların 2,5 3 kadarı diyet yöntemi ile kalıcı olarak kilo verebiliyor. Kalan grup maalesef kilo verselerde tekrar yeni kilo kazanımı yaşıyorlar. İlaçla tedaviler de söz konusu. Yağ emilimini bozan ilaçlar ve insülin etkili bazı ilaçlar var. Medikal tedavi de söz konusu olduğu için bunlar da uygulanabilir. Endoskopik yöntemler de var mide botoksu uygulamaları ve mide balonu uygulamaları da yapılıyor. Fakat bu yöntemlerin belli bir süre sonra etkinliği azalıyor. Balonun maksimum 6 ay sonra çıkarmak zorundasınız veya botoksun etkisi 3 ila 6 ay sürüyor. Bu dönem aralıklarında kişi yaşam değişikliği yapmadıysa kaybettiği kiloları geri kazanması söz konusu olabiliyor.
Bir grup kişiyse yaşam tarzlarına bağlı olarak kalıcı şekilde kilo verebiliyorlar. Bunlara cerrahi uygulamıyoruz ama bunların dışında kalan grupta kişiler 65 yaşın altındaysa, vücut kitle endeskleri 40'ın üzerinde ya da bir yandaş rahatsızlığı varsa; hipertansiyon, diyabet gibi problemleri varsa bunlara da yine ameliyat öneriyoruz. Psikolojik durumu iyiyse, alkol ve madde bağımlılığı yoksa tabi ki bu hastalara ameliyat uygulayabiliyoruz. Tabi sonrasında iş ameliyat ile bitmiyor. Ameliyat sonrası erken dönem takiplerimiz var. 1 ay sonrasında tekrar bir film çekiyoruz ve yaptığımız ameliyatın başarısını ölçüyoruz. Komplikasyon var mı yok mu onu görüyoruz. Kan değerlerini sürekli kontrol altında tutuyoruz. Ameliyattan bir yıl sonra 1. ayda, 3. ayda, 6. ayda ve sonra her 6 ayda bir belli aralıklarla hem boy-kilo oranını hem de kimyasal değerlerini kontrol altında tutuyoruz.
'EN ÇOK ZORLANDIKLARI AN YEME VE İÇME ALIŞKANLIKLARINI DEĞİŞTİRMELERİ'
Hastaların bence ameliyat sonrası en çok zorlandığı an, yeme ve içme alışkanlıklarını değiştirmeleri. Çünkü fazla yerlerse bulantı, kusma gibi durumlarla karşılaşıyoruz ve bu onları rahatsız edebiliyor. Ayrıca bir diğer zorlandıkları nokta yaşam tarzlarını değiştirmek. Yaşam tarzı derken; biz her hastamızdan günde 45 dakika bir yürüyüş yapmalarını istiyoruz. Çok ağır sporlar yapmalarını istemiyoruz ama 45 dakika tempolu ve ara vermeden, terleyerek yürüyüş yapmalarını istiyoruz. Bunun dışında uyku düzenlerine dikkat etmelerini istiyoruz. Hastalarımız genellikler gece geç saatlere kadar uyumayan, gündüzleri de bir türlü uyanmayan kişiler oluyor. Bunu mutlaka düzeltmek gerekiyor çünkü vücudumuzdaki hormonları etkiliyor. Onun için 7 ila 8 saat, gece 12 sabah 8 arası uyumalarını istiyoruz ve teşvik ediyoruz.
'1 YIL İÇİNDE İDEAL KİLOYA ULAŞABİLİRSE KENDİMİZİ BAŞARILI SAYIYORUZ'
Kadınlarda yağ dokusu, erkek nüfusa göre biraz daha fazla oluyor genelde. İdeal kiloya göre kaç kilo olduklarını hesaplamak için önce tartı ile ölçüyoruz. Bizim başarımız, o fazla kiloların yüzde 80'ini 1 yıl içinde verdirmek. Diyelim ki bir kişinin ideal ağırlığı 75 ama kendi vücut ağırlığı 140. Yani 65 kilo fazlası var. Bunun yüzde 80'i de yaklaşık olarak 52 kilo yapıyor. Bu kişi 52 kilo verirse 1 yıl içinde, biz kendimizi başarılı sayıyoruz. Bu biraz kişiye bağlı, daha fazlasını da verebilir elbette. Daha eksikte kalabilir, bu da yine kişiye bağlı. O zaman biz onu teşvik ediyoruz, diyetini düzenliyoruz ve tekrar bir egzersiz programı veriyoruz. Bu şekilde hastanın hayatını kontrol edebilmesini sağlamaya çalışıyoruz.
'YAŞAM KALİTELERİ ARTIYOR ÇÜNKÜ DAHA AZ YORULUYORLAR'
Düşünün ki sizin ideal kilonuz 75 kilo ve 65 kilo bir fazlanız var. Yani bir tane daha kendinizden taşıyorsunuz. Bacaklar aynı bacaklar, eklemler aynı eklemler, omurga aynı omurga ve buna yük bindiriyorsunuz. Genellikle eklem ve omurga ağrıları yaşanıyor ve bu ameliyatı olan kişilerde bu ağrılar ortadan kalkıyor. Yaşam kaliteleri artıyor, aktiviteleri artıyor, yürüme mesafeleri artıyor çünkü daha az yoruluyorlar. Bunu gördükçe hastaların motivasyonu da artıyor. Bu ameliyatlar kesinlikle dış görünüş için yapılan ameliytalar değil. Obezite bir hastalık. Kesinlikle estetik amaçlı yapılan bir şey değil. Kişilerin yaşam süresini uzatan bir cerrahi cinsi bu. Kişilerin hayati risklerini minimize etmek için yapılıyor.
'AMELİYAT SONRASI SAÇ DÖKÜLMESİ DEMİR EKSİKLİĞİNDEN MEYDANA GELİYOR'
Tüp mide ameliyatından sonra genellikle bütün saç dökülemeleri ve tırnaklarla ilgili kırılmalar, demir ve kalsiyum eksikliğinden meydana gelebiliyor. Yerinde müdahalerlerle tetkik koyarsak bunlarla pek karşılaşmıyoruz, ben pek gördüğümü söyleyemem. Bu saç dökülmeleri kalıcı olmuyor.
'KİLO KAYBI NE KADAR FAZLA OLURSA SARKMALAR O KADAR FAZLA OLUYOR'
Hedeflediğimiz kilo kaybına ulaştıktan sonra 2 yıl süreyle hastanın aynı kiloda kaldığını ve geri kilo kaznımının olmadığını gördüğümüzde estetik amaçlı ameliyatlar yapılabiliyor. Çünkü kilo kaybı ne kadar fazla olursa sarkmalar o kadar fazla olabiliyor.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.