Eski CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin: Her Şey Muhalefetin Lehineyken Ön Seçime Hapsolduk
Eski CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin: Her Şey Muhalefetin Lehineyken Ön Seçime Hapsolduk
Eski CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, ön seçim takvimini ve TÜSİAD’ın açıklamalarını değerlendirdi. Ön seçimi ‘Türkiye’nin gerçek gündemini ıskalamak”diye tarif eden Tekin, muhalefetin bu konuya hapsolduğunu ifade etti. TÜSİAD’a soruşturma açılmasını da değerlendiren Tekin, “AK Parti mevcut iktidarını TÜSİAD’a borçludur” dedi.
Gürsel Tekin’in açıklamaları şöyle:
Zamanı belli olmayan bir seçime hazırlanmak Türkiye’nin gerçek gündemini ıskalamak demektir ama parti böyle bir karar almıştır. Hayırlı uğurlu olsun. Ama ön seçim dediğimiz şey partinin iç meselesidir. Türkiye’nin gündemi değildir. İnşallah önümüzdeki günlerde sağlıklı bir şekilde tamamlanır.
ERKEN SEÇİM İÇİN ÜÇ FORMÜL VARDIR
Erken seçimi yapabilmek için üç mekanizma mevcut
-Kendi dışınızdaki muhalefeti örgütleyip sayısal çoğunlukla erken seçim istemek ancak bu mümkün gözükmüyor.
-Sayın Erdoğan, bir sabah uyanıp, “Evet, zamanı geldi. Ben erken seçim istiyorum diyecek.
-Üçüncüsü, toplumun bütün katmanlarını örgütleyeceksiniz. Toplumsal muhalefet ile erken seçim yaptıracaksınız.
“KENDİMİZİ ÖN SEÇİME HAPSETTİK”
Gerek bizde gerekse de dünyanın çeşitli ülkelerinde eğer bu kadar derin yoksulluk ve sefalet varsa, insanlar ödediği vergilerin karşılığını eşit bir şekilde alamıyorsa, bunların en haklı talebi o sistemin değişimidir. Bunu örgütleyebilir mi? Elbette örgütleyebilir ama bu örgütlenme bizim arkadaşlarımızın da bir türlü kavrayamadığı bir örgütlenme. Turist Ömer gibi vekil göndermek yetmez. Edirne’den Ardahan’a kadar, köyden kasabaya kadar siz emeklisini, işçisini; rejimin, sistemin dışlamış olduğu milyonlarca insanı örgütleyeceksiniz. Aynı anda Türkiye’nin her bölgesinde 300 bin, 500 bin kişilik mitingler yaptığınızda buna hiçbir iktidar dayanamaz. Ne yazık ki asıl yapmamız gereken işi kendimize hapsettik. Ön seçim tartışması 40 günü buldu. Türkiye’nin bu 40 güne ne zamanı var ne kudreti var.
“HER ŞEY MUHALEFETİN LEHİNEYKEN NEDEN İÇ MESELEYE HAPSOLDUK?”
Biz Çin değiliz. Nüfusumuz 85 milyon. Son 3 yılda 2 buçuk milyon çocuğumuz eğitimine ara vermiş. Bizlerin en kutsalı evlatlarımızdır. Yedirmez içirmez onları okutmaya çalışırız. Malesef 2 milyonun üzerinde çocuğumuz uyuşturucuya bulaşmış durumda. Sayısı tam belli olmamakla birlikte 140-150 bin kayıp çocuklarımız var. Çeşitli nedenlerle başka ülkelere giden 1 milyonu aşkın çocuğumuz var. 85 milyonun 60 milyonu geçinemiyorum diye devlete başvuruda bulunmuş.
Sayın Erdoğan aile yılı ilan etti. Aile yılında bakıyoruz, 186 bin aile çocuklarımıza bakamıyoruz diyerek devlete başvurmuş. Bütün bunlara baktığımız zaman; koşullar, zaman, zemin... Her şey muhalefetin lehine işliyor. Niçin biz kendimizi buraya (ön seçime) hapsettik.?
“BU ÜÇLÜ ÇOK GÜÇLÜ”
Yarından itibaren, Sayın Genel Başkan (Özgür Özel), Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yavaş ve İBB Başkanı Sayın İmamoğlu, Türkiye’yi karış karış gezmeye başlamalı. ‘Bu üçlü çok güçlü’ kampanyasına başlamalı.
“BU İŞİ İKTİDARA BIRAKIRSANIZ 2027’DEN ÖNCE SEÇİM OLMAZ”
Fabrikasından sanayiye, köyünden kasabasına Türkiye’nin her yerinde biz olmalıyız. En haklı talebimizi yerine getireceğiz. Doğal olarak da Anayasa’mızın bize tanımış olduğu yetkileri kullanarak bir erken seçim yaptırma imkanı olur. Aksi takdirde bu işi iktidarın iki dudağı arasında bırakırsanız 2027 yılından önce seçim olması mümkün değildir.
Muhalefet tüm bunları yapabilecek iradeye, güce ve kapasiteye sahip mi?
Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde yetişmiş birisi olarak şunu söyleyeyim. Elbette sahiptir. 103 yıllık bir siyasi gelenekten bahsediyoruz. Bu imkanları doğru kullanabilmek önemlidir. Mesele geçmiş dönemde sendikalarda, sivil toplum kuruluşlarında görev yapmış olan arkadaşları konsolide edebilmektir. Bunu yaptığınız zaman rahatlıkla başarabilirsiniz. Bunun için biraz zahmete biraz da kudrete ihtiyaç vardır.
Şaibeli Kurultay İddiaları Hakkında
Sizce şuanki CHP yönetimi meşru mudur?
“ CHP KENDİ İÇERİSİNDE SORUŞTURMALI”
Aksi bir şey olmadığı sürece seçilmiş her arkadaşımız meşrudur. Bunu tartışmayız ama CHP gibi bir partinin böyle tartışmaların ortasında kalması kabul edilemez. Zamanında müdahale edilmesi gereken hiçbir müdahalenin yapılmadığını görüyorum. Eski Gençlik Kolları Başkanı, bir İl Başkanımız ve çesşitli arkadaşlarımızla ilgili iddialarını soyal medyada paylaşınca başka bir ilin İl Başkanı (CHP’li) konu kendisini ingilendirdiği için savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. Savcılık da bu suç duyurusu sebebiyle soruşturma başlatıyor. Yani bu süreç, sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili değil, 2024 yılından bu yana yaşanan bir süreç. Keşke bu duruma gelmemiş olsaydık. Cumhuriyet Halk Partisi, kim nederse desin, hiçbir zaman parayla pulla konuşulmuş değildir.Bu çok incitici bir durum. CHP Genel Başkanı bu soruşturmayı kendi içerisinde de yürütmeli ve bu konuyu kapatıp türkiye’nin gerçek gündemine dönmelidir.
Siz Kurultay’da şaibe iddialarına şahit oldunuz mu, böyle bir şey yaşandı mı?
Hemen hemen teşkilatların tamamında bulunmuş birisi olarak söylüyorum. CHP’de delege pazarlığına hiçbir zaman denk gelmedim, böyle bir şeye şahit olmadım. Savcılık elbette soruşturma yapacak ama CHP de kendi içerisinde bu soruşturmayı yapmalıdır...
“FATİH ALTAYLI MANSUR YAVAŞ’I NASIL AKP’YE YAKIŞTIRIR?”
Mansur Yavaş CHP’lidir. CHP’nin bir belediye başkanıdır. Ön seçim ile ilgili düşüncesini daha önce ifade etti. Kendisine yakın arkadaşlarımızdan edindiğim bilgi de asla Cumhuriyet Halk Partisi’nden vazgeçmeyeciğini, ön seçimin uygun bir zaman ve zeminde yapılması gerektiğini, seçimden kimin adı önde çıkarsa (Yava ve İmamoğlu arasında) diğer ismin o isme destek vereceğini ifade etti. Dolayısıyla sayın Altaylı, Mansur Bey’i AKP’ye nasıl yakıştırdı ben onu anlayabilmiş değilim.
Burada şu önemli. Cumhuriyet Halk Partisi bir tarafta kendi ön seçimini yürütürken Türkiye’nin gerçek gündemini ıskalamaması lazım. Türkiye’nin gerçek gündeminde büyük sefalet var. Büyük sorun var.
“TÜSİAD’IN İTİRAZLARINDAN HANGİSİ GEÇERLİ DEĞİL?”
TÜSİAD Başkanı, iktidara yönelik eleştirilerini dile getirdi. Demokrasi tahammül etmek demektir. İktidar mensuplarının bugünkü demeçlerine baktığım zaman şok içerisindeyim. TÜSİAD’ın eleştirilerinde darbe, tehdit gibi söylemler kabul edilebilir değildir. Bu itirazlara baktığımız zaman bunlardan hangisi geçerli değil?
“KEŞKE BU GÜNDEMİ MUHALEFET BELİRLESEYDİ”
Devletteki çürüme, kurumlar arası diyalogların bitişi ve yargı sistemi... Dışarıdan gelen bir yatırımcı o ülkedeki hukuk, demokrasi ve özgürlükler çıtasına bakar. Güven sağlamazsanız yatırımcı çekemezsiniz. Ülkemize dünyadan yatırımcı çekme imkanı bulunan TÜSİAD ve benzeri kurumlar elbette gidişatla ilgili itirazlarını dile getirecekler.85 milyon vatandaşın 60 milyonu sosyal yardım alacak potansiyele gelmişse bunu birilerinin konuşması lazım.Keşke muhalefet bu gündemi belirleyebilseydi. Bu tarz eleştiriler dünyanın birçok ülkesinde iş adamları tarafından dile getirilir ancak bu kadar sert olmaz. Çünkü bu sert açıklamaları yapmak muhalefetin görevidir. Muhalefet işini yapamazsa ister istemez bunlar farklı kurumlara kalıyor. Bu kurumlar da saldırı altına giriyorlar. Bu saldırıları hepimizin göğüslemesi gerekiyor.
“TÜSİAD’IN İTİRAZLARINA BU DOĞRU DEĞİL DİYEBİLECEK BİR AK PARTİLİ VAR MI?”
Bugün, TÜSİAD’ın dile getirdiği eleştirileri ‘Doğru değil’ diyebilecek bir AK Partili var mı? Hayır, yok. O zaman niye bağırıyorsunuz? Siz demediniz mi yasaksız Türkiye yaratacağız diye? İnsanlar özgürce düşüncelerini ifade etmeyecekler mi?
“DÜNYADA DEMOKRASİNİN TARİFİ DEĞİŞTİ”
Dünyada demokrasinin tarifi değişti. Dünyanın hemen hemen her ülkesinde sandık koyuluyor. Sandık artık bir demokrasi tarifi değildir. Sandığı her ülke koyar. Eğer ödediğiniz vergilerin hesabını sorabiliyorsanız ülkenizde demokrasi var demektir. O zaman müsade edin bu insanlar haksızlıkla, hukuksuzlukla ilgili itirazlarını yapıversin. Burad aiktidara düşen bu itirazlardan ders almaktır.
“HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR”
Mehmet Şimşek dünyayı dolaşıyor ülkeye yatırım getirmek için. Gelin yatırım yapın diyor. Mehmet Şimşek’e şunun sorulduğunu çok iyi biliyorum; Kayyum ne demektir ya? Dünyanın hangi demokratik ülkesinde seçilmiş insanların haklarını gasp etmek var? Sanatçısı, yazarı, gazetecisi... 12-13 yıl önce kentine doğasına sahip çıktığı için gece yarısı sorguya çekilip cezalandırıyorsunuz. İnsanlar buna itiraz etmeyecek mi? Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Bunlar dilsiz şeytan oldular.
“98’İN ÖZGÜRLÜKÇÜLERİ ŞİMDİ İTİRAZLARDA DARBE ARIYORLAR”
Nerede haksızlık nerede hukuksuzluk varsa biz buna tabiki itiraz edeceğiz. Nasıl ki 90’lı yıllarda başörtüsü konusunda yaşanan haksızlıklara biz itiraz ettiysek, siz de bugün bu gidişata dur demelisiniz. O günün olağanüstü özgürlükçüleri, demokratları bugün öyle bir hale geldiler ki en ufak bir itirazda darbe arayışı içerisine giriyorlar.
“500 MİLYAR DOLAR NEDEN YURT DIŞINA GİTTİ?”
Eski Maliye Bakanı’nın ifadesidir. 500 milyar dolar bu ülkeden başka ülkelere gitmiştir. Faizin bu kadar yğksek olduğu bir ülkeden düşük faizli hatta neredeyse 0 faizli ülkelere gitmiştir. O zaman sizin sormanız lazım; neden 500 milyar Dolar başka ülkeye gidiyor? Demek ki ciddi bir sorun var. Bu sorun da demokrasi ve özgürlüklerle ilgilidir.
“AKP VARLIĞINI TÜSİAD’A BORÇLUDUR”
Demokrasilerde ‘ama’ diye bir şey yoktur. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ‘ifade özgürlüğü vardır ama...” diyor. Demokrasilerde ama olmaz. ‘Ama’, demokrasilerde otoriter rejimlerin dayatmış olduğu laflardır. Bu iktidarın varlık sebebi, geçmiş dönemdeki TÜSİAD yönetiminin ve Odalar Birliği’nin tavrıdır. İktidar varlığını bunlara borçludur. 2001 ekonomik kriz döneminde, gerek TÜSİAD’ın, gere Odalar Birliği’nin ve sanyicilerin kampanyalarını unutmayalım. AKP, bu kampanyanın üstüne iktidara gelebildi. O yüzde siz kendinize çeki düzen vermek, kuralsızlıkları haksızlıkları ve yolsuzlukları ortadan kaldırmak zorundasınız. Her sese kulak vereceksiniz. Eğer bunu yapmazsanız, yükselen sesleri ayrıştırırsanız dışarıdan bu ülkeye yatırım getiremezsiniz.
“BİR ÜLKEDE DERİN YOKSULLUK VARSA DERİN YOLSUZLUK VARDIR”
Eğer bir ülkede derin yoksulluk varsa unutmayın ki o ülkede derin yolsuzluk vardır. Bu yolsuzluk bitmediği sürece hiçbirimizin sorunlarının çözülmesi mümkün değil. Son 15 yıldır ihale çeteleriyle, imar çeteleriyle, beton lobileriyle, arsa çeteleriyle mücadele ediyorum. Bu çete ve lobiler maalesef Türkiye’yi inim inim inletiyor. Çaldıkları her parayı da yurt dışındaki bankalara götürüyorlar.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.