Ahmet Hamdi Çamlı: Bugün Gazze’de Olanların En Büyük Sorumlusu İsrail Değil Biziz

Siyaset 17.09.2024 - 13:29, Güncelleme: 17.09.2024 - 13:48 1558+ kez okundu.
 

Ahmet Hamdi Çamlı: Bugün Gazze’de Olanların En Büyük Sorumlusu İsrail Değil Biziz

26-27. dönem AK Parti Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, Sarıyer Söz Gazetesi'ne önemli açıklamalarda bulundu. Ahmet Çamlı, Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'na sunulan Gazze'de 'Soykırım Davası’na dahil olması, AK Parti'nin yenilenme süreci ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2028 yılındaki adaylık tartışmasından bahsetti. Gazze’deki durumu değerlendiren Çamlı, "Bugün Gazze’de olanların en büyük sorumlusu İsrail değil biziz." ifadelerini kullandı.
“GAZZE’DE OLANLARIN EN BÜYÜK SORUMLUSU İSRAİL DEĞİL, BİZİZ” Türkiye, Filistin için Uluslararası Adalet Divanı’nda yürütülen davaya müdahil oldu. Burada verilecek kararalar bağlayıcı olur mu? Dünya çapında bir etki yaratabilir mi? “Lanetli kavim İsrail’in yaptığı bir asırdır süren bir zülüm var. Bu ta Osmanlı İmparatorluğu’nun çıkışından itibaren 1917-18’deki Osmanlı idaresinin basiretsizlikleri, Sultan Hami’de yaptıkları hainlik neticesinde ferasetsiz ve basiretsiz devlet yönetimi ve komutanlarının getirdiği durumun hazin bir neticesi. 1917-18’de ordumuz oradan çekilmiştir. Bu en acı çekilmelerden bir tanesidir. Çok büyük kayıplar verilmiştir. Bugün olanlar o felaketin devamıdır. Bugün Gazze’de olanların en büyük sorumlusu İsrail değil biziz. O toprakları yüzlerce yıl yönetmiş bir millet olarak orada yaşananların kabahati bize aittir. İçimizdeki hain, işbirlikçilerin marifetiyle Osmanlı devletimizi yıkıp perişan etmişiz. O bataklıktan da böyle sivrisinek, melunlar çıkmış. Neticede iş Uluslararası Adalet Divanı’na yansıdı. Orada da bir karar verildi. Netanyahu’nun uluslararası bir gezme yasağı var ama Amerika Parlamentosu’na gitti. Hiç görülmemiş şekilde 58 sefer ayakta alkışlandı. Bu, bizde katiliz, Netanyahu neyse bizde oyuz demektir. Amerikan Parlamentosu bunu dünyaya ifşa etmiştir. Ben 60 yaşına geldim neredeyse, 58 defa kimseyi alkışlamadım. En çok muhabbet duyduğumuz insan Erbakan Hoca’ydı, Reis’ti. Hiçbir konuşmasında ben Cumhur Başkanımızı 58 defa ayakta alkışladığımı hatırlamıyorum. Şu an itibari ile bir sona geldik. Bu topraklar bu hale bizim içimizdeki basiretsiz, beyinsiz kafaların neticesinde gelmişse, bu halden çıkışta bizim dirayetimizle, istikrarımızla, birlik beraberliğimizle olacaktır. Dünya önemli bir dönüm noktası yaşıyor.” “ERDOĞAN SEÇİLMESEYDİ TÜRKİYE’NİN GÜNEYDOĞUSU BELKİ ŞU AN YOKTU” AK Parti olmasaydı asla yapılamazdı dediğiniz ne var? “28 Şubat sürecinin perde arkasında İsrail ve Amerika vardı. Maksat neydi; 1897’de alınan Siyonist kararlara göre birinci 50 yılda, bu bölgede İsrail devletini kurmak. İkinci 50 yılda da büyük İsrail imparatorluğunu kurmak. Birinci elli yıl, 1947’de kurdular. 1997’de büyük Arz-ı mevud dedikleri şeyi hedeflemişlerdi fakat bu hedef baya gecikti. 28 Şubat bir postmodernist darbe diye bin yıl sürecekti ama üç yıl bile sürmedi. Millet o hışımla Recep Tayyip Erdoğan’a oy verdi. Eğer böyle olmasaydı. Türkiye’nin güneydoğusu belki şu an yoktu. Bu cenabı hakkın bir takdiridir. O hendek hadiselerini unutmayın. Tek başına iktidar olmamıza rağmen Diyarbakır’ın suruna yani İstanbul’un Sultanahmet’ine aylarca girilemedi. Bir de düşünün ki Kemal Kılıçdaroğlu veya Özgür Özel, İmamoğlu gibi horolop şorolop insanların vazifede olduğunu. Avrupa’ya bakarken aşağıdan yukarıya, Türkiye’ye milletimize bakarken yukarıdan aşağıya bakan insanların yönetimde olduğunu düşünün. AK Parti hükümetinin 6-7 ay giremediği yere onlar asla giremezdi. Orada büyük karışıklık olurdu.” “CHP VERİCİ AKILDIR. LOZAN’DA BU ÜLKEYİ PARÇALAYAN AKIL BU DEĞİL Mİ?” Bazı kesimler İktidar eğer Cumhuriyet Halk Partisi’nde olsaydı bu olaylar yaşanmazdı diyor. Bunu nasıl yorumlarsınız? “Evet yaşanmazdı. Biran evvel verirlerdi. Zaten CHP dediğiniz verici akıldır. Lozan’da bu ülkeyi parçalan akıl bu değil mi? Kaç milyon kilometrekareydin düştün 780 bin kilometrekareye. Adaları, Kıbrısı, Mısır’ı, sen verdin . Kıbrıs’te İngiliz olabilir ama tapusu bizdeydi. Ama Lozan’da bu toprakları resmen verdin. Laf ebeliği yapıyorlar oralar İşgal edilmişti diye. Peki aynı şekilde Gazze’nin İşgal edilmiş olması İsrail’e bir hak doğuruyor mu? Gazze halkı gücü yok alamıyor o ayrı ama güçlenince alacak çünkü hak onun. Onu için CHP bir iş birlik partisidir. Masonik bir partidir. Siyonist aklın idare ettiği bir partidir. Nereden anlıyoruz bunu? Ta İttihat Terakki’den Abdulhamit’i indiren akıl, Yıldızı, Yıldız yağmasını yapan akıl hep masondur. CHP böyle bir akıldır. Namaz, oruç, zekât, milli-manevi hiçbir şeyi sevmezler. Gavuz sevdalıları. Onlar gevşek takımı. O zamanı bırak geçtiğimiz seçimde bile Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olsaydı, şu anda biz sınırın ötesinde teröristana karşı oluşturmaya çalıştığımız tampon bölgesi yerine, kendi ülkemizin içerisinde terörist ayaklanmalarla koparılmaya çalışılan bir bölgemizi,nasıl koruruz derdinde olacaktık. Bunların hepsi farklı modeldir. Eyüp Sultan’a gelip Yasin okumak veyahut Alevi olmak, Sunni olmak, sakallı olmak, metruş olmak, LGBT olmak, kadın olmak hiç önemli değil. Önemli olan o akla hizmet etmesi. Dolayısıyla CHP oluşturulurken, kurulurken bu genle kurulmuştur. Niye? çünkü Millî Mücadele'yi vermişsin. Verir vermez adam milletle uğraşmaya başlamış. Millet ve değerleriyle. Bunu İngiliz yapabilir miydi? Yapamazdı. Dolayısıyla CHP'nin görevde olması halinde bunların hiçbiri olmazdı, doğru. Şu manada doğru hiç direnmezlerdi, hemen verirlerdi. Lozan'da da verdiler işte, açık ortada hiç direnmediler. İsmet Paşa Lozan'da bu milleti temsil eden en yüksek makamdı. Adam diyor ki biz anlamayız bu işlerden, kendi ağzıyla söylüyor, videoları var. Bu kadar alt düzeyde temsil edildik orada. Bizim ekibe hiç değer vermediler. Bu milletin taktığı kalpakla gittiler, 30 santimetre melon şapka ile döndüler. Lozan'a kalpak ile gidip melon şapka ile dönen akıl şimdi iktidarda olsa yapacağı çok açık işte. PKK'ya ne kadar destek veriyor. Sınır dışında buraya asker gönderelim diye bir tezkere çıkartıyorsun, ona mecliste oy vermeyen akıl iktidarda olsa ne olur? Doğru hiç sıkıntı olmaz, 'gel Amerikan köpeği, Amerika'nın finosu' derler. Kürt katilleri derler, Kürt katilleri. Kesinlikle bu kullanılmamalıdır, günahtır. Kasten kullananlar da kullanmasın. Kürt demek benim kardeşim, dayım, teyzem yeğenim demek biz böyle biliriz. Biz de öyle Türklük ya da Kürtlük ön planda tutulmaz. Ama CHP'nin iktidarda olması, terörle ilgili bir sıkıntı yaşanmayacağı yönündeki kanaat çok doğru. Çünkü CHP'nin kendisi terördür.” “AK PARTİ’NİN BAŞINDAN BERİ BİR DEĞİŞMEZİ VAR ODA RECEP TAYYİP ERDOĞAN” AK Parti bir yenilenme sürecine gidiyor, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz gün açıkladığı mesaja göre teşkilatlarda da ciddi bir yenilenme yapılacak. Siz bu yenilenme çalışmaları doğrultusunda kilit noktanın ne olacağını düşünüyorsunuz? AK Parti içinde bir yenilenmeye ve değişime ihtiyaç var mıdır? “AK Parti'nin başından beri bir değişmezi var o da Tayyip Erdoğan. Teşkilat da ondan razı, o da teşkilattan razı, millette ondan razı. Geri kalanın hepsi 50 defa değişmiş. 50 defa bu memlekette seçim olmuş. Her seçimde vekilleri değişmiş, kongreler olmuş genel başkanlar değişmiş. Başbakan gelmiş, gitmiş. Ha illaki bir şeyler olacaktır. Zaten genel başkanda diyor. Değişeceğiz diyor, tamam bu kadar yani. Esasen kimsenin birinci öncelikli derdi vatan millet değil, bu ikinci planda yani. Çok konuşan insanların baktığı pencere burası. Benim bakış açım bu herkesin yapacağı bir şey vardır, ölümlü dünya. Burada herkesin dilinden dökülen vatan millet Sakarya ama gönül dilinden dökülen 'ben olayım, ben milletvekili olayım, bakan ben olayım' falan olunca çarşı karışıyor. Piyasada çok konuşuluyor. Bu iş birazda güç kuvvet meselesidir. “ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ KELİMELERİ BAZEN TERS ANLAŞILIYOR. TAMAM ÖZGÜRLÜK AMA SEN BENİM DÜZENİMİ BOZAMAZSIN” Mevcut teşkilattan daha iyi hizmet verileceğini düşünen bir kesim olabilir mi? “Olabilir. Verirsin mücadeleni 'ben de olayım' dersin onlar kabul ederse olur. Çalışırsın, mücadele edersin, fırsat doğarsa yaparsın ama mücadelede ya karşıyı kırarsın ya da kendini kırarsın. Çünkü o hiyerarşiyi korumak lazım. Dolayısıyla eğer o zincir dağılırsa, teşkilat teşkilatlıktan çıkar. Buradan da parti zarar görür. Özgürlük ve demokrasi kelimesi bazen ters anlaşılıyor. Tamam özgürlük ama sen benim düzenimi bozamazsın. Burada bir mücadele var, sokaktan gelen bir mücadele var. Bu tabi benim şahsen uygulamaya çalıştığım bir tavsiye. Hiçbir fitne ve gruplaşmanın içinde olmadım. Alkışlanan veya yerilen bu hareket dünyanın şu anda en büyük inkılap hareketidir. Dünyanın emperyalist ve Siyonist hareketlerine karşı direnen bir harekettir ve şu anda bu hareketin lideri de dünyanın en uzun süre görev yapmış, halkın oyları ile görevde bulunan Recep Tayyip Erdoğan'dır.” “BÖYLE BİR TECRÜBENİN PEŞİNDEN GİDİP AMAN BIRAKMA DEMEMİZ LAZIM” Anayasa'ya göre 2028 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adaylığını koyamıyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan sonrası için bir hazırlık var mı? yoksa AK Parti bir kurumsal kimlikten ziyade şahıs partisine doğru gidiyor mu? “Hayır, şimdi neticede önümüzde 4 senelik bir süreç var. Bakacağız ve göreceğiz. Ona göre bir vaziyet alacağız. Bu hareket büyük bir harekettir. Sultan Alparslan gibi tarihi isimlerin izinden gidiyoruz. Bu isimler toprak altında olsa da hareket bitmiş midir? Bitmedi. Ben bu hareketin içine doğdum, bu hareketin içinde okula gittim. Bu hareketin içinde evlendim, çocuklarım oldu ve şimdi de torunlarım oldu. Yarın da bu hareketin içerisinde bir nefer olarak beni toprağa koyacaklar. Hareket bitmeyecek, Tayyip Erdoğan'da öyle. Sultan Abdülhamid öldü diye o akıl durmadı ki. Dolayısıyla böyle bir şey olmadan konuşmanın ben çok yerinde olduğunu düşünmüyorum. Dünya çok anormal bir süreçten geçiyor. Böyle bir süreçte sen aşağı in ben yukarıya geçeyim kavgası yapmanın çok bir anlamı yok. Başımızda bir nimettir Erdoğan. 22 yıldır milletin oyuyla ayakta kalan, HZ. Adem'den beri 22 yıldır görevli kalan bir yönetici yoktur. Obama'lar geçti birinci Trump geçti şimdi belki de ikinci Trump devri başlayacak. Böyle bir tecrübenin peşinden gidip aman bırakma dememiz lazım. Burada 'sen 2-3 dönem yaptın' gibi konuşmak gemiyi delmekten ibarettir. Ama dediğiniz gibi mevcut kanuna göre kendisinin şu an aday olması söz konusu değil. İlerleyen süreçte bakalım nasıl gelişir, hep beraber yaşayıp göreceğiz.”  
26-27. dönem AK Parti Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, Sarıyer Söz Gazetesi'ne önemli açıklamalarda bulundu. Ahmet Çamlı, Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'na sunulan Gazze'de 'Soykırım Davası’na dahil olması, AK Parti'nin yenilenme süreci ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2028 yılındaki adaylık tartışmasından bahsetti. Gazze’deki durumu değerlendiren Çamlı, "Bugün Gazze’de olanların en büyük sorumlusu İsrail değil biziz." ifadelerini kullandı.

“GAZZE’DE OLANLARIN EN BÜYÜK SORUMLUSU İSRAİL DEĞİL, BİZİZ”

Türkiye, Filistin için Uluslararası Adalet Divanı’nda yürütülen davaya müdahil oldu. Burada verilecek kararalar bağlayıcı olur mu? Dünya çapında bir etki yaratabilir mi?

“Lanetli kavim İsrail’in yaptığı bir asırdır süren bir zülüm var. Bu ta Osmanlı İmparatorluğu’nun çıkışından itibaren 1917-18’deki Osmanlı idaresinin basiretsizlikleri, Sultan Hami’de yaptıkları hainlik neticesinde ferasetsiz ve basiretsiz devlet yönetimi ve komutanlarının getirdiği durumun hazin bir neticesi. 1917-18’de ordumuz oradan çekilmiştir. Bu en acı çekilmelerden bir tanesidir. Çok büyük kayıplar verilmiştir. Bugün olanlar o felaketin devamıdır. Bugün Gazze’de olanların en büyük sorumlusu İsrail değil biziz. O toprakları yüzlerce yıl yönetmiş bir millet olarak orada yaşananların kabahati bize aittir. İçimizdeki hain, işbirlikçilerin marifetiyle Osmanlı devletimizi yıkıp perişan etmişiz. O bataklıktan da böyle sivrisinek, melunlar çıkmış.

Neticede iş Uluslararası Adalet Divanı’na yansıdı. Orada da bir karar verildi. Netanyahu’nun uluslararası bir gezme yasağı var ama Amerika Parlamentosu’na gitti. Hiç görülmemiş şekilde 58 sefer ayakta alkışlandı. Bu, bizde katiliz, Netanyahu neyse bizde oyuz demektir. Amerikan Parlamentosu bunu dünyaya ifşa etmiştir. Ben 60 yaşına geldim neredeyse, 58 defa kimseyi alkışlamadım. En çok muhabbet duyduğumuz insan Erbakan Hoca’ydı, Reis’ti. Hiçbir konuşmasında ben Cumhur Başkanımızı 58 defa ayakta alkışladığımı hatırlamıyorum.

Şu an itibari ile bir sona geldik. Bu topraklar bu hale bizim içimizdeki basiretsiz, beyinsiz kafaların neticesinde gelmişse, bu halden çıkışta bizim dirayetimizle, istikrarımızla, birlik beraberliğimizle olacaktır. Dünya önemli bir dönüm noktası yaşıyor.”

“ERDOĞAN SEÇİLMESEYDİ TÜRKİYE’NİN GÜNEYDOĞUSU BELKİ ŞU AN YOKTU”

AK Parti olmasaydı asla yapılamazdı dediğiniz ne var?

“28 Şubat sürecinin perde arkasında İsrail ve Amerika vardı. Maksat neydi; 1897’de alınan Siyonist kararlara göre birinci 50 yılda, bu bölgede İsrail devletini kurmak. İkinci 50 yılda da büyük İsrail imparatorluğunu kurmak. Birinci elli yıl, 1947’de kurdular. 1997’de büyük Arz-ı mevud dedikleri şeyi hedeflemişlerdi fakat bu hedef baya gecikti. 28 Şubat bir postmodernist darbe diye bin yıl sürecekti ama üç yıl bile sürmedi. Millet o hışımla Recep Tayyip Erdoğan’a oy verdi. Eğer böyle olmasaydı. Türkiye’nin güneydoğusu belki şu an yoktu. Bu cenabı hakkın bir takdiridir. O hendek hadiselerini unutmayın. Tek başına iktidar olmamıza rağmen Diyarbakır’ın suruna yani İstanbul’un Sultanahmet’ine aylarca girilemedi. Bir de düşünün ki Kemal Kılıçdaroğlu veya Özgür Özel, İmamoğlu gibi horolop şorolop insanların vazifede olduğunu. Avrupa’ya bakarken aşağıdan yukarıya, Türkiye’ye milletimize bakarken yukarıdan aşağıya bakan insanların yönetimde olduğunu düşünün. AK Parti hükümetinin 6-7 ay giremediği yere onlar asla giremezdi. Orada büyük karışıklık olurdu.”

“CHP VERİCİ AKILDIR. LOZAN’DA BU ÜLKEYİ PARÇALAYAN AKIL BU DEĞİL Mİ?”

Bazı kesimler İktidar eğer Cumhuriyet Halk Partisi’nde olsaydı bu olaylar yaşanmazdı diyor. Bunu nasıl yorumlarsınız?

“Evet yaşanmazdı. Biran evvel verirlerdi. Zaten CHP dediğiniz verici akıldır. Lozan’da bu ülkeyi parçalan akıl bu değil mi? Kaç milyon kilometrekareydin düştün 780 bin kilometrekareye. Adaları, Kıbrısı, Mısır’ı, sen verdin . Kıbrıs’te İngiliz olabilir ama tapusu bizdeydi. Ama Lozan’da bu toprakları resmen verdin. Laf ebeliği yapıyorlar oralar İşgal edilmişti diye. Peki aynı şekilde Gazze’nin İşgal edilmiş olması İsrail’e bir hak doğuruyor mu? Gazze halkı gücü yok alamıyor o ayrı ama güçlenince alacak çünkü hak onun. Onu için CHP bir iş birlik partisidir. Masonik bir partidir. Siyonist aklın idare ettiği bir partidir. Nereden anlıyoruz bunu? Ta İttihat Terakki’den Abdulhamit’i indiren akıl, Yıldızı, Yıldız yağmasını yapan akıl hep masondur. CHP böyle bir akıldır. Namaz, oruç, zekât, milli-manevi hiçbir şeyi sevmezler. Gavuz sevdalıları. Onlar gevşek takımı. O zamanı bırak geçtiğimiz seçimde bile Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olsaydı, şu anda biz sınırın ötesinde teröristana karşı oluşturmaya çalıştığımız tampon bölgesi yerine, kendi ülkemizin içerisinde terörist ayaklanmalarla koparılmaya çalışılan bir bölgemizi,nasıl koruruz derdinde olacaktık. Bunların hepsi farklı modeldir. Eyüp Sultan’a gelip Yasin okumak veyahut Alevi olmak, Sunni olmak, sakallı olmak, metruş olmak, LGBT olmak, kadın olmak hiç önemli değil. Önemli olan o akla hizmet etmesi. Dolayısıyla CHP oluşturulurken, kurulurken bu genle kurulmuştur. Niye? çünkü Millî Mücadele'yi vermişsin. Verir vermez adam milletle uğraşmaya başlamış. Millet ve değerleriyle. Bunu İngiliz yapabilir miydi? Yapamazdı. Dolayısıyla CHP'nin görevde olması halinde bunların hiçbiri olmazdı, doğru.

Şu manada doğru hiç direnmezlerdi, hemen verirlerdi. Lozan'da da verdiler işte, açık ortada hiç direnmediler. İsmet Paşa Lozan'da bu milleti temsil eden en yüksek makamdı. Adam diyor ki biz anlamayız bu işlerden, kendi ağzıyla söylüyor, videoları var. Bu kadar alt düzeyde temsil edildik orada. Bizim ekibe hiç değer vermediler. Bu milletin taktığı kalpakla gittiler, 30 santimetre melon şapka ile döndüler. Lozan'a kalpak ile gidip melon şapka ile dönen akıl şimdi iktidarda olsa yapacağı çok açık işte. PKK'ya ne kadar destek veriyor. Sınır dışında buraya asker gönderelim diye bir tezkere çıkartıyorsun, ona mecliste oy vermeyen akıl iktidarda olsa ne olur? Doğru hiç sıkıntı olmaz, 'gel Amerikan köpeği, Amerika'nın finosu' derler. Kürt katilleri derler, Kürt katilleri. Kesinlikle bu kullanılmamalıdır, günahtır. Kasten kullananlar da kullanmasın. Kürt demek benim kardeşim, dayım, teyzem yeğenim demek biz böyle biliriz. Biz de öyle Türklük ya da Kürtlük ön planda tutulmaz. Ama CHP'nin iktidarda olması, terörle ilgili bir sıkıntı yaşanmayacağı yönündeki kanaat çok doğru. Çünkü CHP'nin kendisi terördür.”

“AK PARTİ’NİN BAŞINDAN BERİ BİR DEĞİŞMEZİ VAR ODA RECEP TAYYİP ERDOĞAN”

AK Parti bir yenilenme sürecine gidiyor, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz gün açıkladığı mesaja göre teşkilatlarda da ciddi bir yenilenme yapılacak. Siz bu yenilenme çalışmaları doğrultusunda kilit noktanın ne olacağını düşünüyorsunuz? AK Parti içinde bir yenilenmeye ve değişime ihtiyaç var mıdır?

“AK Parti'nin başından beri bir değişmezi var o da Tayyip Erdoğan. Teşkilat da ondan razı, o da teşkilattan razı, millette ondan razı. Geri kalanın hepsi 50 defa değişmiş. 50 defa bu memlekette seçim olmuş. Her seçimde vekilleri değişmiş, kongreler olmuş genel başkanlar değişmiş. Başbakan gelmiş, gitmiş. Ha illaki bir şeyler olacaktır. Zaten genel başkanda diyor. Değişeceğiz diyor, tamam bu kadar yani. Esasen kimsenin birinci öncelikli derdi vatan millet değil, bu ikinci planda yani. Çok konuşan insanların baktığı pencere burası. Benim bakış açım bu herkesin yapacağı bir şey vardır, ölümlü dünya. Burada herkesin dilinden dökülen vatan millet Sakarya ama gönül dilinden dökülen 'ben olayım, ben milletvekili olayım, bakan ben olayım' falan olunca çarşı karışıyor. Piyasada çok konuşuluyor. Bu iş birazda güç kuvvet meselesidir.

“ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ KELİMELERİ BAZEN TERS ANLAŞILIYOR. TAMAM ÖZGÜRLÜK AMA SEN BENİM DÜZENİMİ BOZAMAZSIN”

Mevcut teşkilattan daha iyi hizmet verileceğini düşünen bir kesim olabilir mi?

“Olabilir. Verirsin mücadeleni 'ben de olayım' dersin onlar kabul ederse olur. Çalışırsın, mücadele edersin, fırsat doğarsa yaparsın ama mücadelede ya karşıyı kırarsın ya da kendini kırarsın. Çünkü o hiyerarşiyi korumak lazım. Dolayısıyla eğer o zincir dağılırsa, teşkilat teşkilatlıktan çıkar. Buradan da parti zarar görür. Özgürlük ve demokrasi kelimesi bazen ters anlaşılıyor. Tamam özgürlük ama sen benim düzenimi bozamazsın. Burada bir mücadele var, sokaktan gelen bir mücadele var. Bu tabi benim şahsen uygulamaya çalıştığım bir tavsiye. Hiçbir fitne ve gruplaşmanın içinde olmadım. Alkışlanan veya yerilen bu hareket dünyanın şu anda en büyük inkılap hareketidir. Dünyanın emperyalist ve Siyonist hareketlerine karşı direnen bir harekettir ve şu anda bu hareketin lideri de dünyanın en uzun süre görev yapmış, halkın oyları ile görevde bulunan Recep Tayyip Erdoğan'dır.”

“BÖYLE BİR TECRÜBENİN PEŞİNDEN GİDİP AMAN BIRAKMA DEMEMİZ LAZIM”

Anayasa'ya göre 2028 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adaylığını koyamıyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan sonrası için bir hazırlık var mı? yoksa AK Parti bir kurumsal kimlikten ziyade şahıs partisine doğru gidiyor mu?

“Hayır, şimdi neticede önümüzde 4 senelik bir süreç var. Bakacağız ve göreceğiz. Ona göre bir vaziyet alacağız. Bu hareket büyük bir harekettir. Sultan Alparslan gibi tarihi isimlerin izinden gidiyoruz. Bu isimler toprak altında olsa da hareket bitmiş midir? Bitmedi. Ben bu hareketin içine doğdum, bu hareketin içinde okula gittim. Bu hareketin içinde evlendim, çocuklarım oldu ve şimdi de torunlarım oldu. Yarın da bu hareketin içerisinde bir nefer olarak beni toprağa koyacaklar. Hareket bitmeyecek, Tayyip Erdoğan'da öyle. Sultan Abdülhamid öldü diye o akıl durmadı ki. Dolayısıyla böyle bir şey olmadan konuşmanın ben çok yerinde olduğunu düşünmüyorum. Dünya çok anormal bir süreçten geçiyor. Böyle bir süreçte sen aşağı in ben yukarıya geçeyim kavgası yapmanın çok bir anlamı yok. Başımızda bir nimettir Erdoğan. 22 yıldır milletin oyuyla ayakta kalan, HZ. Adem'den beri 22 yıldır görevli kalan bir yönetici yoktur. Obama'lar geçti birinci Trump geçti şimdi belki de ikinci Trump devri başlayacak. Böyle bir tecrübenin peşinden gidip aman bırakma dememiz lazım. Burada 'sen 2-3 dönem yaptın' gibi konuşmak gemiyi delmekten ibarettir. Ama dediğiniz gibi mevcut kanuna göre kendisinin şu an aday olması söz konusu değil. İlerleyen süreçte bakalım nasıl gelişir, hep beraber yaşayıp göreceğiz.”

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sariyersoz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.