Yenidoğan Davası'nda 11.Gün: Tutuksuz Sanıklar Savunma Yapıyor

İstanbul'da bulunan Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmaya, organize suç örgütü elebaşı olduğu iddia edilen Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı.

Çok sayıda basın mensubunun takip ettiği duruşmanın yapıldığı salon ve önünde, polis ekiplerince yoğun güvenlik önlemi alındı.

18 Kasım'da başlayan, toplam 22 tutuklunun savunmalarını yaptığı duruşma tutuksuz sanıkların beyanlarının alınmasıyla devam ediyor.

Davanın 11’inci günü kapatılan TRG Hospital’da görev yapan doktor Mehmet Gürül’ün savunmasıyla başladı.

Gürül savunmasında Fırat Sarı’nın sahibi olduğu Medisende’den maaş aldığını söyledi. Çalıştığı hastanelerde örgütün ele başı olarak gösterilen Sarı’nın danışman olarak hizmet verdiğini anlatan Gürül, “Ciro beni etkilemiyordu. Bazen hastaneden, bazen Medisense’den aldım.” diye konuştu.

"500 BİN LİRA ALDIM AMA BORÇTU"

Gürül, Sarı’dan evini kentsel dönüşüme sokmak için 500 bin lira borç aldığını da anlattı.

Sarı’dan 500 bin liranın büyük kısmını elden aldığını anlatan Gürül, parayı euroya çevirdiğini söyledi.

Örgütün yöneticileri arasında gösterilen Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta sevki için kendilerini de aradığını söyleyen Gürül, “Uygun olmadığımızda kabul etmezdik.” dedi.

Fırat Sarı ve hemşire Basri Gök’ün ilaç sattığı iddialarınına ilişkin duyumlar aldığını söyleyen Gürül, “İlacın satılmasını engellemek için Fırat Sarı ile konuşup bilgi almaya çalıştım.” dedi.

Gürül, Sarı ile konuşmasının bu amaçla olduğunu savundu.

Sayı yetmediğinde dışarıdan hemşire geldiğini kabul eden Gürül, tek suçunun bu olduğunu öne sürüp, “Denetim olduğu zaman dışarı çıkartılıyordu ama bunlar yetkin kişilerdi. Form doldurma ile ilgili sıkıntılar olmuştu.” diye konuştu.

“FIRAT SARI’NIN AKIL HOCASI MISINIZ?”

Mahkeme başkanı, Gürül’e “Fırat Sarı ile çok net konuşmayın. Tedbirli olmalıyız” demişsin şeklindeki sözlerini sordu.

Gürül, bu soruya şu yanıtı verdi:

“Meslek icabı söylenenler yanlış anlaşılabiliyor. Üç hastayı taburcu ettim, iki yatış geldi. Hemşirem bu kayıtları yaparken üç taburcu, iki yatış dediğimde dokorun bir sey yapmadığı düşünülebilir şeklinde bir yanlış anlaşılmanın önüne geçmek istedim.”

"TELEFONLARIN DİNLENDİĞİNİ POLİS SÖYLEMİŞ"

Fırat Sarı’nın, kendisine hemşirelerden birinin telefonunun dinlendiğine yönelik bilgi verdiğini anlatan Gürül, Sarı’nın bu bilgiyi bir polisten aldığını söylediğini anlattı.

Gürül, “Dijital görselleri sildir. Akciğer raporlarını isteyebilirler.” sözlerini ise şöyle savundu:

“Raporların düzeltilmesi konusunda dijital görüntülerin yanıltıcı olmaması için silinmesini istedim.”

Sarı’nın “Orayı canla başla doldurmamız lazım.” sözlerini, örgütün yöneticileri arasında gösterilen ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta göndereceği hastanelerle ilgili olabileceğini belirten Gürül’ün mahkeme başkanının yönelttiği sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

Mahkeme başkanı: Fırat Sarı ile konuşurken ‘WhatsApp’a geçelim’ diyorsunuz?

Sanık: Müstechen konuşmalar olabilir diye

Mahkeme başkanı: Doktor adamsınız. Ne müstehceni olacak?

Sanık: Böyle konuşmaların hiç olmaması hayatın olağan akışına aykırı

Mahkeme başkanı: Entübe bebekler başımızı ağrıtacak diye bir konuşma var. Hatta ‘Yine ben seni WhatsApp’tan arayayım’ diye

Sanık: Plastik tüplerin çok iyi görülmemesi ve raporlama hatasından bu yüzden öyle diyorum

Sanık Hasan Basri’nin kendisiyle ilgili raporları değiştirdiği iddiası için “Ona ne kadar kızgın olduğumu biliyor. Yalan söylemiş.” diyen Gürül, “Fırat Sarı’nın akıl hocası olduğunu söyleniyor” suçlamasına ise, “Fırat Sarı’ya verdiğin tek akıl; ‘Çoluk çocuğunla vakit geçir. Hemşirelerle bu kadar ne işin var’ dedim.” cevabını verdi.

Duruşma sırasında üye hakim, Gürül’e ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in sürekli olarak hasta sevki için kendisini aramasını sordu.

Gürül bu soruya hastane yönetimini suçlayarak yanıt verdi, “Onu hastane yönetimine sormak lazım.” dedi.

Sanık doktor, Sarı’nın başka hastanelerin para ve idari işlerini kendisine anlatmasını, “Sarı bana günün dedikodusunu yapardı. Benim 30 yıllık deneyimim var. Bazen de görüş alırdı.” diye açıklamaya çalıştı.

HASTANE YÖNETİCİSİ SAVUNMA YAPTI

Gürül’ün savunmasının ardından TRG Hospital Müdürü Murat Mantuş’un savunmasına geçildi.

Hastanedeki kamera sayısını artırdığını söyleyen Mantuş, “‘Bu adam da ruh hastası. Her şeyle ilgileniyor’ izlenimi yaratmaya çalıştım.” dedi.

Örgütün elebaşı Fırat Sarı ile örgüt yöneticisi olarak gösterilen İlker Gönen’in danışmanlık hizmeti için kendilerine geldiğini söyleyen Mantuş, “Bizim hemşire talebimiz olmadı. Doktor arayışımız olmasaydı şu an karşınızda olmazdık. Biz hemşire almadık onlardan. Bize doktor Dursun Bey’i gönderdiler. Bazı davranışlarından rahatsız olduk. Daha sonra Mehmet Gürül geldi.” diye konuştu.

"SEVK EDENE KADAR GÖBEĞİM ÇATLADI"

Yoğun bakımda yaşadıkları bir olayı da anlatan Mantuş, “Kalp hastalığı olan bir bebegi sevk etmemiz gerekti. En iyi hastane Kanuni Sultan Süleyman’dı. Oraya sevk eden kadar göbeğim çatladı.” ifadelerini kullandı.

Savunmasında Kadan bebeğin ölümüne de değinen Mantuş, şunları söyledi:

“Figen hanım, Kadan bebegi takip eden hekim. Sinirli şekilde odama geldi. ‘Dursun doktor yanlış bilgilendirme yaptı aileye’ dedi. İki doktorun böyle tartışması uygun değildir. ‘Aile tetkikleri yaptırmamış’ dediler. ‘Anne karnında hastalık tespit edilebilirdi’ dediler.

Aslında her ikisi de aynı şeyi söylüyor. Fırat Sarı’yı aradım. Dursun Bey’e ‘Ailelere doğru bilgi verin’ diye iki defa söyledim.”

Mahkeme başkanı, Sarı ve Özdemir ile “Epikrizleri değiştirin” konuşmasını da sordu.

Sanık Mantuş, “Ben bunları hiç anlamadım. Bana verdikleri bir söz vardı. Hasta sayısını artıracaklarını söylemişlerdi. Ama ben hukuksuz bir işin içinde olmadım.” dedi.

Mahkeme başkanı, sanık Mantuş’a Sarı ile Özdemir’in “Ciro düşük” konuşmasını sordu, “Siz kimseyi aradınız mı?” sorusunu yöneltti.

Sanık bu soruya, “Ben bu konuda, hasta sayısı ile ilgili talepte bulundum. 19 da olsa az diyeceğim, 29 da olsa az diyeceğim.” yanıtını verdi.

İLAÇ ALMA SAVUNMASI

Hastaneler arasında zaman zaman yardımlaşma olduğunu söyleyen sanık Mantuş, “Ceylan Hanım’dan ilaç almışlar ama bana sormadılar. Fırat Sarı’yı aradım. Bu işin hukuksuz olduğunu söyledim. Bu ilaçlar gelmezse şikayet edeceğimi, yasal süreç başlatılacağını söyledim. İlaçlar yerine geldi.” dedi.

KAYITSIZ HEMŞİRE İTİRAFI

Mantuş, Cansu Akyıldırım isimli hemşirenin Sarı’nın sahibi olduğu Medisense isimli şirketten yönlendirildiğini söyledi.

Akyıldırım’ın sigortasının başka bir şirkette olduğunu fark ettiğinde durumu Başhekim Volkan Karataş’a bildirdiğini anlatan sanık, “Bir sakınca yok denildi. Çok da başarılı bulduk.” ifadesini kullandı.

Duruşmada bu itiraf üzerine bir üye hakim, “Yoğun bakımda kayıtsız bir hemşire nasıl çalıştırılabilir?” diye sordu.

Sanık bu soruya “Başhekim Volkan Bey onay verdi.” yanıtını verdi.

Mantuş, parayla bebek sevk edildiği iddiasını ise reddetti.

Mantuş'un ifadesinin ardından duruşmaya ara verildi.

BAŞHEKİM SAVUNMA YAPTI

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Başhekim Volkan Karataş’ın savunmasına geçildi.

Yoğunluktan dolayı doktor arayışları bulunduğunu ancak başarılı olamayınca çeşitli girişimlerde bulunarak danışmanlık hizmetine yöneldiklerini anlattı. Sanık başhekim, Fırat Sarı ile yaptığı görüşmelerin bu çerçevede olduğunu öne sürdü.

"BENİ KURTARMAYA GELDİĞİNİ DÜŞÜNDÜM AMA O DA İÇERDEYMİŞ"

TRG Hospitalist'in başhekimi tutuksuz sanık Dr. Volkan Karataş, savunmasında 18 yıl polislik yapan babasını yanlış tedaviler sonucunda kaybettiğini söyleyerek, çalıştığı hastanede doktor arayısına girdiğini, 12 yıl boyunca tanıdığı herkesi aradığını ve bir danışmanlık şirketinden bahsedildiğini anlattı.

Sanık Karataş, "Doktor bulamadığımız durumda Nisa Danışmanlık Şirketi'nden yıllardır bahsediliyordu. Ben Murat beyle konuştuğumda Fırat Sarı'nın danışmanlık şirketinden bahsettim. İşletme sisteminin doğru olmayacağını söyledim. Eğer danışmanlık hizmeti alınacaksa da bunun doktorla ve belki sorumlu hemşireyle sınırlı kalması gerektiğini, doktor bulduğumuz anda da işletme sisteminden çıkmayı önerdim" dedi.

Sanık Karataş, "Gözaltı sürecinin üçüncü gününde Murat Mantuş'u gördüğümde 'beni kurtarmaya geldi' diye düşündüm ama o da içerdeymiş. Kadan bebek ile ilgili ihmali davranışla ilgili, benim yoğun bakımda doktor bulundurmadığım söyleniyor. Bebeğin takibinde Dursun Eryılmaz yoğun bakımda var olan hekimimizdi. Doktorumuz olduğu süreç içinde bebek hayatını kaybetmiştir. Bir kusuru var mı yok mu bilemem. Dolandırıcılıkla ilgili, benim var olan hastalarla ilgili basamaklar bilmediğim konudur. Doktorların bileceği konudur. Murat bey bana işletmeyi sorduğunda, 'değerlendirilebilir' dediğimde görüşmüş. Kimlerle görüşüldü bilmiyorum. Ama her gün gelen doktorları irdeledim" diye konuştu.

"SAVCILIK DA CİDDİ İŞTİR"

Sanık Volkan Karataş'ın avukatı Burak Mengü, TRG Hospitalist'in, Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli olarak denetlendiğini ve bu denetimlerden hiçbir olumsuz rapor çıkmadığını söyleyerek, dinleme kararları alındığı dönemlerde de hastanelerin denetlendiğini, bu denetimlerde uygunsuz bir duruma rastlanılmadığını kaydederek, "Eğer adil bir yargılamadan bahsediyorsak, yargılayabiliyorsanız o dinlemelerin yapıldığı dönem İl Sağlık Müdürü'nü de yargılayın" dedi.

Avukat Mengü, "Savcı Engin Yavuz İnstagram'da bir paylaşım yaptı, 'Avukatlık soytarılık değil' diye. Savcılık da ciddi bir iştir. Savcı bey bu paylaşımı yapacağına İl Sağlık Müdürlüğü'ne müzekkere yazsaydı bunlar olmayacaktı" diye konuştu.

SANIK SAVUNMALARI TAMAMLANDI

Sanık Volkan Karataş'ın da savunmasının alınmasıyla birlikte tutuklu ve tutuksuz tüm sanıkların savunmaları tamamlandı. Mahkeme, malen sorumlu hastanelerin avukatlarının savunmalarını almaya başladı.