Türkiye’de 8 Mart Manzarası: Kadıköy'de 10 Kadın Gözaltına Alındı

Kadın hakları mücadelesinde önemli bir kilometre taşı olan 8 Mart, tüm dünyada Dünya Çalışan Kadınlar Günü olarak anılmaya devam ediyor. Bu özel gün, kadınların toplumsal, ekonomik, siyasi ve kültürel alanlardaki haklarını ve mücadelelerini vurgulamak, aynı zamanda kadınlara yönelik ayrımcılığı ve şiddeti ortadan kaldırmak için sembolik bir anlam taşıyor. Türkiye'de kadın haklarına dair tartışmalar devam ederken, özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin feshi sonrasında kadın hakları konusu daha da gündeme taşınmış durumda.

TAKSİM’DE 8 MART YASAĞI!

İstanbul Valiliği tarafından alınan kararla 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Taksim'de yürüyüş yasaklandı. Valilik, Taksim Meydanı’nı barikatlarla kapatırken Taksim ve Şişhane metro istasyonlarının kapanma saati ise 14:00 olarak açıklandı.

10 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

İstanbul'da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri nedeniyle Taksim ve çevresinde bariyerli 'abluka' devam ederken, kadınlar, çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte Süreyya Operası önünde buluştu. Kadın örgütleri bir yanda ekonomik kriz bir yanda şiddet nedeniyle zor günlerden geçtiklerini belirterek iktidara yasaların uygulanması yönünde çağrı yaptı.

Öte yandan Kadıköy'de öğle saatlerinde düzenlenen yürüyüşte 10 kişi gözaltına alındı.

1'i avukat 10 kişinin gözaltına alındığını duyuran İstanbul Barosu, 8 Mart eylemlerinde gözaltına alınanlar için kriz masası oluşturulduğunu ve sürecin takip edildiğini ifade etti.

ANKARA’DA DA KADINLARA MÜDAHALE

Ankara'da da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde Güvenpark’a yürümek isteyen kadınların eylemine polis ekipleri müdahale etti.

Güvenpark'a yürüyerek eylem yapmak isteyen kadınlar Kolej Metro durağında bir araya geldi. Kadınlar bir süre Mithatpaşa Caddesi'nde oturma eylemi gerçekleştirirken barikatın kaldırılması ve yolun açılması için caddeyi trafiğe kapattı, polis barikatının kaldırılmasını ve yürüyüşlerine izin verilmesini talep etti. Kalabalığa anons yapan polis, yolun trafiğe açılmasını, kadınların kaldırıma çıkmasını istedi. Daha sonra yolu tek taraflı olarak trafiğe açan kadınlar açıklamalarını burada gerçekleştirdi.

ÖZGÜR ÖZEL: GELİN, SEÇİN, TARİHE GEÇİN

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 8 Mart Dünya Dünya Emekçi Kadınlar Gününde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde gerçekleştirilen "Kadın Varsa Yaşam Var" etkinliğine katıldı.

Burada açıklamalarda bulunan Özel İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine bir kez daha tepki göstrerek, "Gelin, seçin, tarihe geçin. Geleceksiniz, bir Cumhurbaşkanı seçeceksiniz, tüm eşitsizlikleri tarihe gömeceksiniz. İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden imzalayacak, Meclis’e yollayacak bir Cumhurbaşkanını seçmek için, eşitlik için, mücadele için, gelin, seçin, tarihe geçin" dedi.

8 MART NEDEN DÜNYA ÇALIŞAN KADINLAR GÜNÜ OLARAK ADLANDIRILIYOR?

8 Mart, kökeni 19. yüzyılın sonlarına dayanan ve kadın işçilerin daha iyi çalışma koşulları için verdiği mücadeleyle şekillenen tarihi bir gündür. 1857 yılında ABD’nin New York kentinde tekstil işçisi kadınlar, uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları nedeniyle greve gitmiş, ancak bu protesto polis tarafından sert bir şekilde bastırılmıştır. 1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda Clara Zetkin’in önerisiyle, kadınların hak mücadelesini simgelemek adına 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasına karar verilmiştir. 1977 yılında ise Birleşmiş Milletler, 8 Mart’ı resmen “Dünya Kadınlar Günü” olarak tanımıştır.

Özellikle sanayileşme ile birlikte kadın emeğinin artmasına rağmen eşitsizliklerin devam etmesi, “Dünya Çalışan Kadınlar Günü” kavramını ortaya çıkarmıştır. Bu özel gün, yalnızca kadınların emek mücadelesini değil, aynı zamanda kadın haklarının daha da ileriye taşınması gerektiğini vurgulayan bir anlam taşımaktadır.

TÜRKİYE’DE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE KADIN HAKLARI MÜCADELESİ

Kadına yönelik şiddetle mücadelede uluslararası bir standart belirleyen İstanbul Sözleşmesi, kadınların şiddete karşı korunmasını ve şiddeti önlemek için devletlerin yükümlülüklerini ortaya koyan bir metin olarak öne çıkıyordu. Türkiye’nin 2011 yılında imzalayıp 2012 yılında yürürlüğe koyduğu bu sözleşme, 2021 yılında bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile feshedildi.

Sözleşmenin feshi, hem iç kamuoyunda hem de uluslararası platformlarda geniş yankı uyandırdı. Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) ve çeşitli insan hakları örgütleri Türkiye’yi bu kararı gözden geçirmeye çağırdı. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi, kadın hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları tarafından kadınların hukuki korumasının zayıflatılması olarak değerlendirildi.

Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir yasal düzenleme olan 6284 Sayılı Kanun, İstanbul Sözleşmesi’nin bir uzantısı olarak kabul ediliyordu. Kanun, kadınları şiddetten koruma, sığınma evleri sağlama, hukuki destek sunma gibi önemli tedbirleri içeriyor. Ancak, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının ardından 6284 sayılı kanunun uygulanabilirliği konusunda çeşitli tartışmalar devam ediyor.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDEN FESHEDİLDİ?

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme gerekçesi, hükümet tarafından "Türk aile yapısına ve toplumsal değerlerine aykırı maddeler içermesi" olarak açıklandı. Resmi açıklamalara göre, sözleşmenin "toplumsal cinsiyet" kavramı üzerinden eşcinselliği teşvik ettiği ve "Türk aile yapısını zedelediği" iddia edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, fesih kararını "Türkiye’nin kendi yasalarının kadınları korumak için yeterli olduğu" yönündeki gerekçeyle duyurdu.

Sözleşmenin iptaliyle ilgili Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, kadına yönelik şiddetle mücadelenin iç hukuktaki düzenlemelerle sürdürüleceği ifade edilse de kadın hakları savunucuları ve hukukçular, İstanbul Sözleşmesi’nin şiddetle mücadelede kritik bir koruma mekanizması sunduğunu belirterek bu kararın kadınları daha da savunmasız hale getirdiğini savundu.

MUHALEFET VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINDAN TEPKİ

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, Türkiye’de büyük bir tepkiyle karşılandı. Muhalefet partileri, kadın hakları örgütleri ve sivil toplum kuruluşları, sözleşmenin iptalinin kadınları güvencesiz bıraktığını ve şiddetin önlenmesine yönelik önemli bir adımın geri alındığını savundu.

Kadın hakları örgütleri ve sivil toplum kuruluşları, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı protestolar düzenledi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, sözleşmenin feshedilmesini kabul etmediklerini ve mücadelelerine devam edeceklerini duyurdu.

ULUSLARARASI TEPKİLERDE GECİKMEDİ

Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) ve birçok uluslararası insan hakları kuruluşu, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını kınadı. Avrupa Parlamentosu, Türkiye'yi kararı yeniden gözden geçirmeye davet etti.

TÜRKİYE’DE KADINLARIN MÜCADELESİ DEVAM EDİYOR

Türkiye’de ve dünyada kadınlar, her yıl 8 Mart’ta eşit işe eşit ücret, şiddetsiz bir yaşam, siyasi temsiliyetin artırılması ve sosyal hakların genişletilmesi için meydanlarda bir araya geliyor. Kadın emeği, özellikle pandemi sürecinde sağlık, eğitim ve hizmet sektörlerinde büyük önem taşıdığı halde, kadın çalışanlar hala düşük ücret, iş güvencesizliği ve mobbing gibi birçok sorunla karşı karşıya.

Son yıllarda Türkiye’de kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet vakaları ciddi bir toplumsal sorun haline gelmiş durumda. Kadın hakları savunucuları, İstanbul Sözleşmesi’ne benzer yeni yasal düzenlemelerin getirilmesini ve var olan yasaların etkin bir şekilde uygulanmasını talep ediyor.