Sarı Serum Tehlikesi: Evde Kontrolsüz Kullanımı Ölüme Davetiye Çıkartıyor!

Biri özel bir klinikte, biri ise eczacı kalfası tarafından hazırlanarak evde alınan sarı serum tedavisi iki vatandaşın canına mal oldu. Kontrolsüzce ve gelişigüzel kullanıldığında ölümlerle sonuçlanan bu tedavi yöntemi, aslında içerisine enjekte edilen ilaçların birleşimiyle yan etkilere yol açıyor ve hatta ölüme davetiye çıkartıyor. Kış aylarında gribal enfeksiyondan kurtulmak için, evde hızlı tedavi yöntemi olarak görülen sarı seruma ilişkin, halk tarafından bilinmeyenleri ve yanlış bilinenleri Opr. Dr. Cengiz Alp ile değerlendirdik.

"İÇİNDE B VİTAMİNİ OLAN BİR ŞEYİN ÖLÜMCÜL SONUÇLARI OLAMAZ"

Halk sağlığının para konusu edilerek, gelişigüzel yerlerde doktor kontrolü olmadan tedaviler uygulanmasına tepki gösteren Cengiz Alp, "Sağlık hizmetleri adı altında, liyakati ne olduğu belli olmayan kişiler tarafından hizmet verilmesiyle ilgili genel bir sorun yaşıyoruz. Aslında sorunun kaynağı bu. Sarı seruma sarılığı veren B vitaminidir. İçinde B vitamini olan bir şeyin ya da tek başına B vitamininin insanlara hiç bir yan etkisi yoktur. Ölümcül sonuçları olamaz, alerjik etkisi olabilir onunda tedavisi kolaydır. Ölümlü hadiselerin yaşanmasındaki nedenin, sadece sarı serum ya da B vitamini olduğunu düşünmüyorum. Halkın sağlık bilgisi ve kültürü yeterli olmadığı için, hastanelere ulaşımda zorluk yaşanması veya artık randevu almanın zorlaşması gibi bir yığın nedenle bazı kesimlerin eve telefonla çağırarak serumla iyileşeceği inancıyla yaptığı uygulamalar bunlar." dedi.

"SERUM EVDE OLMAZ"

Serumun tek başına, içerisine hiç bir ilaç enjekte edilmeden bile verilmesinin yine doktor kontrolünde ve hastane koşullarında olması gerektiğini savunan Alp, "Serum evde olmaz. Serumun hastanede tek başına damar yoluna girilerek verilmesi bile başlı başına bir sorun. Herhangi bir alerjik reaksiyonda veya solunum sorununda bunun tedavisini yapacak uzman bir kişinin olması lazım. Evlerde serum takılması içine ne koyarsanız koyun,  doktor kontrolü olmadan doğru değil. İkincisi serumu neden veriyorsunuz? Gerçekten seruma ihtiyaç var mı? Serum bir sudur. Normal steril bir su olarak kabul edin. İki ya da üç bardak su da içseniz bu sıvıyı alabilirsiniz. Serum, içerisinde bir çok ilaç verilmesi nedeniyle damar yolunu kullandığımız için önemli bir yoldur. Damar yolunu kullandığımız için ve istediğimiz zaman içine etkili ilaçları koyduğumuz için değerlidir. Dolayısıyla teşhisin yapılması lazım. Kim teşhis etti? Yok, hasta kendi kendine evde arkadaşından duyuduğu ile böyle bir tedavi yöntemi uyguluyor. Sağlığın parasal bir metaya çevrilmesi, malesef halk sağlığının insanları tehdit etmesini sağlıyor. Gelişmiş ülkelerde böyle bir şey olamaz. Mutlaka doktor kontrolünde ve hastalığın teşhis edilmesi lazım." ifadelerini kullandı.

"BU TARZ OLAYLARA HASTANE KOŞULLARINDA RASTLAMALIYIZ"

Gribal enfeksiyonların çok yaygın olduğu dönemlerde bu tedavi yöntemine başvurduklarını belirten Alp, "Hastaya birden çok ilaç vermemiz gerekiyorsa sarı serum kullanıyoruz ama tek bir ilaç vermek yetiyorsa buna gerek yok. B vitamini ağızdan da alınsa damardan da alınsa sonuçta bir vitamin, ölümcül bir sonuca neden olmaz. Ama kontrolsüz olarak konuya hakim olmayan kişilerin kendi kafalarına göre kullandığı ilaçlar, B vitamini ile birlikte tabi ki ölüme neden olabilir. İlaçların tarhinin geçip geçmediğini bilmiyoruz, doğru ilaç olup olmadığını, sahte olup olmadığını bilmediğimiz ilaçlar veriliyor. Sonuçta sağlık kuruluşlarında kullanılan ilaçların, SGK kuralları çerçevesinde geldiğini düşündüğümüz için bu tarz olaylara hastane koşullarında rastlamayız diye düşünüyorum." dedi.

"TÜRKİYE'DE SAĞLIK SİSTEMİNDE AKSAKLIKLAR VAR"

Serumda verilen ilaçların alerji, şeker hastalığı, tansiyon, astım veya bilinmeyen başka bir kronik hastalığı provake etmiş olabileceğini de belirten Alp, "Dışarıdan gelen bir sağlık memuru veya hastanede damar yolu açmayı öğrenmiş bir kişi hastanın sağlık durumunun analizini yapamadığı için, verilen yanlış ilaçlardan bu vakalarla karşılaşıyoruz. Bu konuda halkı aydınlatmamız gerekiyor. Özellikle doktorlara yönelerek, yanlış tedaviler yapılıyor izlenimi vermek veya serumdan uzaklaştırmak aleyhinde bir propaganda geliştirmeyi dorğu bulmam. Türkiye de her şey birbirine karışmış. Oteller nasıl kontrol edilmiyorsa, çalışanlar nasıl kontrol edilmiyorsa ya da eğitim sisteminde nasıl aksaklıklar varsa sağlık sisteminde de aksaklıklar var. Kendi içinde iyi kontrollerle, Sağlık Bakanlığı'nın ve müdürlüklerinin kontrolüyle bu işlerin aşılması çok kolay. Yeter ki disiplin olsun, insana değer verilsin ki bu işlerin bu noktaya gelmeyeceğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

"GRİBAL ENFEKSİYON HAVASIZ ORTAMDA BULAŞIR"

Özellikle kış aylarında, artış gösteren gribal enfeksiyonlardan korunmak için en önemli şeyin koruyucu sağlık hizmetleri olduğunu vurgulayan Alp, "Hastalık olduktan sonra tedavisi daha zor ve daha pahalıdır. Halbuki olmadan önce önlem alınırsa, bağışıklığımızı iyi tutarsak, genel hijyen tedbirlerine uyarsak, salgın zamanlarında maske takarsak, uykumuzu ve gıdamızı yeterince alırsak yani sağlığımızı olumlu yönde etkileyecek tedbirlere uyarsak hasta olmayız. Gribal enfeksiyon, viral bir enfeksiyondur. Bulaşımı kolaydır ve kapalı, havasız ortamda bulaşır. Çocuklarla yaşlıları ayrı bir yere koymak, onları özenle korumak lazım. Hasta olduktan sonra tedavisi klasiktir. İstirahat tedavisi, ilaç tedavisi ve bağışıklığı güçlendirecek gıda ve vitaminler ağırlıklı bir beslenmeyle 1 hafta gibi bir sürede sağlığa kavuşulabilir." dedi.

 

ÖZEL HABER- KEVSER KARADUMAN