Özgür Özel, Kartalkaya’da yaşanan yangın faciasında 36’sı çocuk 78 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatarak, olayın üzerinden 28 gün geçmesine rağmen adaletin sağlanmadığını söyledi. Özel, “Bu işi 10 günde çözeceğiz diyen İçişleri Bakanı’nın sesi çıkmıyor. İlk bilirkişi raporunda Bolu İl Özel İdaresi ve Turizm Bakanlığı sorumlu gösterildiği için rapor dikkate alınmadı, yeni bir bilirkişi heyetiyle iş sulandırılmaya çalışılıyor” ifadelerini kullandı.

Özel, olayla ilgili gözaltı ve tutuklama süreçlerinin siyasi baskılarla yönlendirildiğini öne sürerek, "Turizm Bakanlığı'ndan kimseye dokunmadılar. AK Parti'yi zor durumda bırakmayacak bir sistem kuruldu" dedi.

Sinan Ateş cinayetiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Özel, siyasi baskılar nedeniyle adaletin önüne set çekildiğini söyledi. “Kimliği, öldürenin kim olduğu kadar, öldürülenin kim olduğu da yargının gidişatını belirliyor. Siyasi aidiyetler, gerçek suçluların korunmasına neden oluyor” diyerek yargı bağımsızlığının tehlikede olduğuna dikkat çekti.

AK Parti içinden gelen sağlık çalışanlarına yönelik açıklamalara da tepki gösteren Özel, sağlık sisteminin geldiği noktayı eleştirdi. Sağlık çalışanlarının yıllardır iktidarın politikaları yüzünden hedef gösterildiğini belirterek, “Bir milletvekili sağlık personelinin gırtlağına yapışın diyor. Bu, sistemin çalışanları suçlu ilan etme anlayışının en açık göstergesi” dedi.

Özel, sağlık hizmetlerindeki memnuniyetin yüzde 70'lerden yüzde 40'ların altına düştüğünü "belirterek, bunun nedeninin yanlış politikalar ve çalışanlara yönelik baskılar olduğunu ifade etti.

Kayyum atamalarına da değinen CHP lideri, iktidarın seçimle gelen yönetimleri sistematik olarak hedef aldığını vurguladı. “Son 11 ayda ikisi CHP'li olmak üzere 11 belediyeye kayyum atandı. Halkın iradesini hiçe sayan bu uygulamaya karşı tüm demokrasi güçlerinin birlikte mücadele etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Özgür Özel, iktidarın krizleri yönetme biçimini eleştirerek, "Sorumluların korunarak, suçsuz insanların cezalandırıldığı bir sistemin içinde adaletten bahsedilemez. Bugün yaşanan tüm bu hukuksuzlukların tek bir sorumlusu var, o da Recep Tayyip Erdoğan’dır” diyerek sözlerini tamamladı.

O HÜDAPAR domuz bağcıların partisidir. O HÜDAPAR, kadına karşı şiddetin simgelendiği, vücut bulduğu partidir, o parti 'bekar kadınları sahiplendirmek lazım' diyen partidir. O HÜDAPAR, bayrağa, devlete, Atatürk'e karşıdır, demokrasiden yararlanıp demokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. O HÜDAPAR'a sözüm yok ama Erdoğan'a sözüm var, 'Kimler kimlerle beraber Tayyip Bey, kimler kimlerle beraber...'

Ankara'nın orta yerinde bir cenaze duruyor. Sinan Ateş'in annesi geldi, kapı kapı geziyorum evladım dedi. Evladım bana söyledi, kalemimi kırdılar dedi.

Türkiye bir sivil darbe dinamiğinin işlediği bir sürecin içindedir. Yaşanan ve yaşatılan süreç bir sivil darbe girişimidir. Darbeyi askerler yaparsa askeri darbedir, siviller yaparsa sivil darbedir. Darbe ülkeyi yönetenlere karşı yapılır. Bütün dünya muhalefetin gözünün içine bakar. Benzer süreçlerde kapalı olan Meclis'in açılması çağrısını yapmış, vekilleri Meclis'te toplamış bir partiyiz. "CHP, milletimiz kendisine yeni bir görev verene kadar ana muhalefet partisidir. Bu darbeye meydan okuyoruz." diyen kişi benim. Bir CHP'li de bunun dışında bir tutum ve tavır içinde olmamıştır.

Yapılanlar bir sonraki Cumhurbaşkanına darbe girişimidir. Biz bu darbeye teslim olmayız. Ön seçim yapmayalım diye partimizin yönetimine , bu partiyi böldürtmeyiz. Darbeye karşı ayağa kalkan örgütümüzün alnından öpüyorum