Erdoğan'dan Netanyahu Hakkındaki Tutuklama Kararı İçin İlk Açıklama
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen 4. Uluslararası STK Fuarına katıldı.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) Gazze'de savaş suçu işledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski savunma bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarmasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan ilk açıklama geldi. Kararı desteklerini belirten Erdoğan, "Alınan cesur kararın sözleşmeye taraf tüm ülkelerce uygulanmasını insanlığın uluslararası sisteme güvenini tazeleme adına önemli buluyoruz." dedi.
Uluslararası örgütlerin ve uluslararası medyanın Filistin'de, Lübnan'da ve daha pek çok bölgede işlenen insanlık suçlarını görmezden geldiklerini ifade eden Erdoğan, "Uluslararası sistemin imtiyazlı aktörleri çıkarları uğruna İslam coğrafyası başta olmak üzere farklı bölgeleri istikrarsızlık girdabına sürüklüyor." açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
İSRAİL'İN GAZZE VE LÜBNAN SALDIRILARI
“İnsanlığın neredeyse tüm hücreleriyle kan kaybettiği dönemden geçiyoruz. Dünya, zorlu bir sınamadan geçiyor. Filistin'de 14 aydır çocuklar, masumlar, mazlumlar, kadınlar ve yaşlılar acımasızca katlediliyor. Vahşetin gündeme gelmemesi için İsrail lehine bir karartma uygulanıyor.
Uluslararası örgütler ve uluslararası medya, Filistin'de, Lübnan'da ve daha pek çok bölgede işlenen insanlık suçlarını görmezden geliyor. Uluslararası sistemin imtiyazlı aktörleri çıkarları uğruna İslam coğrafyası başta olmak üzere farklı bölgeleri istikrarsızlık girdabına sürüklüyor. Demokrasi ve insan hakları nutukları çeken ülkeler, katliamları ve soykırımı durdurmaya çalışmak yerine İsrail'e verdikleri destekle zulmü körüklüyorlar.
"ÇABALARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ"
50 bine yakın Filistinli kardeşimiz şehit düştü.
1967 sınırları temelinde, bağımsız, egemen ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kuruluşunu görmeyi, Filistin'i yeniden özgürleştirmeyi Rabbim bizlere nasip eylesin. Filistin'de şehit olanların ve yaralananların kanı sadece katillerinin değil, onlara engel olmayanların da üzerlerine sıçramıştır. Kudüs'ün mahremiyetine uygun şekilde uluslararası bir güvenlik şemsiyesi altına alınması yolundaki çabalarımızı sürdüreceğimizi belirtmek istiyorum.
“ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMALIYIZ”
Aile yapımız küresel düzeyde çok yönlü bilinçli bir saldırı altındadır. STK'ların öncelikli hedefi aileyi korumak olmalı. aile yapısı hırpalanmış çürütülmüş bir toplumun ayakta kalması mümkün değildir. Çocuklarımıza ve gençlerimize daha adil, güvenli ve vicdanlı bir dünyayı miras bırakmak istiyorsak elimizi taşın altına koymalıyız.
“BİZ KAPISINI DA YÜREĞİNİ DE AÇMIŞ BİR ÜLKEYİZ”
Günümüz dünyasında savaşlar, kıtlık ve terör başta olmak üzere çeşitli sebeplerle yoğun bir göç dalgası yaşanıyor. Bu insani dram karşısında gelişmiş ülkelerin sergilediği vurdum duymaz tavır utanç vericidir. Biz kapısını da yüreğini de açmış bir ülkeyiz. Türkiye olarak yıllardır milyonlarca çaresiz insanlara ev sahipliği yapıyoruz.
Ülkemizin insani siyasetini hazmedemeyenler, aleyhimizde kara propaganda yapsa da Türkiye'nin insanı yaşatma odaklı politikasını engelleyemeyecekler.
Gazze'ye 86 bin ton insani yardım gönderdik. İsrail ile ticaretimizi süratla kestik.
NETANYAHU HAKKINDAKİ TUTUKLAMA KARARINI DEĞERLENDİRDİ
UCM'nin, İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında çıkardığı tutuklama kararını desteklediğimizi ifade etmek istiyorum. Alınan cesur kararın sözleşmeye taraf tüm ülkelerce uygulanmasını, insanlığın uluslararası sisteme güvenini tazeleme adına önemli buluyoruz.
"YAPTIKLARIMIZ KADAR YAPMADIKLARIMIZDAN DA MESULÜZ"
Rabbimiz Ali İmran suresinde hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp bölünmeyin buyuruyor. Bizler Müslümanlar olarak yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızdan da mesulüz. Böylesine zorlu bir ortamda İslam alemi olarak fikir ayrılıklarını bir kenara bırakıp ortak bir tavır almamız, yekvücut hareket etmemiz gerekiyor. Şurası bir gerçek; vahdet olmadan rahmet olmaz. Yürekler toplu vurmadıkça müstevliler ve müstekbirler karşısında başarı olunmaz, olunamaz. Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize, Sudan'da, Yemen'de ve daha pek çok ülkede masumlara ve mazlumlara ancak bu şekilde yardımcı olabiliriz. Resul-i Kibriya efendimiz aleyhissalatu vesselam bakınız bize neyi emrediyor? Bir kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle düzeltin. Elinizle düzeltemezseniz dilinizle düzeltin. Dilinizle de düzeltemezseniz kalbinizle buğzedin ki bu imanın en zayıf derecesidir. Evet, bu hadis-i şerife uygun şekilde imkanlarımız, araçlarımız ve kabiliyetlerimiz ölçüsünde zulmün, zalimin, kötünün ve kötülüğün karşısında durmamız icap ediyor.
İslam coğrafyasında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımızın da bu çerçevede çok önemli işler düşüyor. Farklı alanlarda, farklı araçlarla çalışmalar yürüten STK'larımızın her şeyden evvel kapasitelerini artırmaları, icra mekanizmalarını güçlendirmeleri, birbirleri arasındaki uyumu artırmaları şart. STK'larımızın, gençlerimiz başta olmak üzere toplumun muhtelif kesimlerini kuşatacak, onları sivil toplum faaliyetlerine dahil edecek uygulamalara geçmişte hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyuyoruz. Etki alanı geniş, birlik ve beraberlik içinde hareket eden, sürdürülebilir kalkınmaya katkı veren sivil toplum kuruluşları küresel barış ve adaletin tesisinde hayati katkılar yapacaktır. Her platformda dile getirdiğimiz, altını ısrarla çizdiğimiz daha adil bir dünya tasavvurumuzun hayata geçirilmesinde dünyanın dört bir yanında çalışan STK'larımızın gayretleri mühim bir yer tutacak. Şu gerçeği inanıyorum ki sizler de farkındasınız; insanlık büyük bir değişim ve dönüşümün sancılarıyla kıvranırken pek çok konuda yeni risklerle, yozlaşma ve yaratılışa aykırı dayatmalarla da baş etmek zorundadır.
"DEĞERLERİMİZ VE KUTSALLARIMIZ KÜRESEL DÜZEYDE BİLİNÇLİ VE ÇOK YÖNLÜ BİR SALDIRI ALTINDA"
Hiç şüphesiz bu çerçevede en büyük çürüme ve yok oluş aile kurumunu hedef almış durumdadır. Sizin de takip ettiği gibi aile mefhumumuz, toplumsal yapımız, örfümüz, değerlerimiz ve kutsallarımız küresel düzeyde bilinçli ve çok yönlü bir saldırı altındadır. Sapkın akımları, özendirici yayınlar, reklamlar, moda adı altında yürütülen dayatmalar topluma rol model olması gereken aktörler aracılığıyla zihinlere nakşedilen aşağılık fikirler her tarafımızı kuşatmış durumdadır. Cinsel sapkınlıkların bir insan hakkı ve tercihi olarak sunulmasının gerisindeki sinsi amacı gayet iyi biliyoruz. Aileyi gereksiz bir yük, taşıması zor bir sorumluluk ve insanın hayatını kısaltan bir fotoğraf olarak göstermeye çalışanların amacı bireyi ifsat ederek tüm toplumu çökertmektir. Tarihen ve itikadeden sabittir ki aile yapısı hırpalanmış, örselenmiş, çürütülmüş bir toplumun ayakta kalması mümkün değildir. STK'ların da bindikleri dal, kendilerini ayakta tutan sütun toplum olduğuna göre toplumun temeli olan ailenin korunması öncelikli hedefleri olmalıdır. İç cephemizi tahkim ve takviye etmek, çocuklarımız ve gençlerimize daha güvenli, daha vicdanlı, daha adil bir dünyayı miras bırakmak istiyorsak hep birlikte elimizi taşın altına koymalıyız. Bunu da çok geç olmadan hemen yapmalıyız.
Günümüz dünyasında, bilhassa da bölgemizde çatışmalar, savaşlar, kıtlık ve terör başta olmak üzere çeşitli sebeplerle yoğun bir göç dalgası yaşanıyor. Aileleri ve kendileri için daha güvenli, huzurlu ve müreffeh bir hayat kurma hayalini gerçeğe dönüştürmek isteyenler yollara düşüyor. Bu insani dram karşısında gelişmiş ülkelerin sergilediği duymaz tavır insanlık adına utanç vericidir. Biz tarih boyunca Asya'dan, Afrika’dan, hatta Avrupa'dan insanlara kapısını da, yüreğini de açmış bir ülkeyiz. Bugün de Türkiye olarak yıllardır milyonlarca çaresiz insana ev sahipliği yapıyor, kendi imkanlarımızı paylaşıyoruz."