Erdoğan'dan Dikkat Çeken Sözler: Sarsılmaz Bir NATO Müttefikiyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin başkenti Washington’daki NATO Zirvesi’nin ardından düzenlediği basın toplantısında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

"ŞİÖ'YE DAİMİ ÜYE OLMAK İSTİYORUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan bizim hedefimiz "Şanghay İşbirliği’ne gözlemci üye olarak değil, orada daimi üye olmaktır. Zaten şu anda gözlemciyiz. Onu aşarak Türkiye artık Şanghay Beşlisi’ne daimi üye olarak katılmalıdır. Bunu gerek Sayın Putin’le gerek Şi Cinping’le ayrı ayrı görüştüm. Ayrıca Kazakistan Başkanı ile görüştüm ve bütün daimi üyelerden bu konuda destek istedim" cevabını verdi.

 "SARSILMAZ BİR NATO MÜTTFEKİYİZ"

"Artık Soğuk Savaş koşullarında yaşamıyoruz. Dünya çok değişti ve Türkiye de bu değişimin farkında olan bir ülke." diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Diplomatik ilişkilerimizi "kazan-kazan" ilkesine dayandırıyoruz. İlişki içinde olduğumuz ülkelerin de kazanması gerektiği bilinciyle hareket ediyoruz. Hem Doğu'da hem Batı'da yer alıyoruz. Sarsılmaz bir NATO müttefikiyiz.

''UKRAYNA KARARLARIMIZI GÖZDEN GEÇİRDİK''

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 2,5 yıldır devam eden Rusya-Ukrayna savaşı karşısında müttefikler olarak uluslararası hukuktan yana duruş sergilediklerini anımsatarak, şunları kaydetti:

"Önceki zirvelerde Ukrayna bağlamında aldığımız kararları gözden geçirdik. Ayrıca, yeni somut adımlar üzerinde mutabık kaldık. NATO’nun Ukrayna’ya güvenlik yardımı ve eğitim desteği girişimini onayladık. Ukrayna’ya çok yıllı mali destek sağlanmasını ve Kiev’e NATO kıdemli temsilcisi atanmasını kararlaştırdık. Türkiye, yıkıcı etkilerini hep birlikte hissettiğimiz, müşterek güvenliğimizi tehlikeye atan bu savaşın sona ermesine yönelik gayretlerini ilk günden beri yoğun şekilde devam ettirmektedir. İstanbul süreciyle başlattığımız, Karadeniz girişimiyle taçlandırdığımız temaslara yeniden başlanması ve diplomasiye şans tanınması en samimi arzumuzdur. Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağına inanıyoruz. Bu değerlendirmelerimi zirve boyunca müttefiklerimizle bir kez daha paylaştım."

''TÜRKİYE, HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ MÜTTEFİKLERİNİ SAVUNMA TAAHHÜDÜNE BAĞLI''

"Krizlerin derinleştiği ve gerginliklerin arttığı bir dönemdeyiz. Mevcut uluslararası ortamda Türkiye’nin, her zaman olduğu gibi müttefiklerini savunma taahhüdüne bağlı olduğunu, sorumluluklarını yerine getirdiğini vurguladım. Savunma harcamalarında yüzde 2 hedef eşiğini aştık. İttifak harekât ve misyonlarına en fazla katkı sağlayan müttefiklerinden biriyiz. Tabii birlik ve dayanışma ruhunun 32 müttefikin tamamı tarafından samimiyetle benimsenmesi gerekiyor. 75 yıllık Washington Antlaşması ve geçmiş zirvelerde alınan kararlar ortadayken, müttefikler arasındaki savunma sanayi ticaretinde hâlen bazı engeller ve kısıtlamalar bulunmasının makul ve mantıklı bir izahı yok" diye konuştu.

''TERÖRİZMLE MÜCADELEDE MÜTTEFİKLERİMİZDEN DAYANIŞMA BEKLİYORUZ''

"Ülkemizin bu konudaki hassasiyetini ve beklentilerini tekrar gündeme taşıdım. Terörle mücadele alanında müşterek çabaların arttırılması önemlidir. Bu kapsamda Madrid ve Vilnius zirvelerinde aldığımız kararları da takip etme fırsatımız oldu. Biliyorsunuz, NATO’nun terörizmle mücadele politikası ilkeleri belgesini geçtiğimiz yıl güncellemiştik. Sayın Genel Sekreter de Vilnius’taki kararlar doğrultusunda NATO tarihinde bir ilki teşkil edecek şekilde terörizmle mücadele özel koordinatörü atamasını gerçekleştirmişti. Teröre karşı mücadelede müttefikler arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesine ihtiyaç bulunduğunu görüyoruz. Türkiye, terörün vahşi ve kanlı yüzünü iyi bilen bir ülkedir. DAEŞ ile göğüs göğse çarpışan ve bu örgütü bozguna uğratan tek NATO ülkesiyiz. 40 yıldır bölücü terör örgütüne ve farklı terörist yapılara karşı ağır bedeller ödeyerek mücadele ediyoruz. NATO’nun tespit ettiği iki temel tehditten biri olan terörizmle mücadelede müttefiklerimizden dayanışma bekliyoruz. Müttefiklik hukuku da zaten bunu gerektirir. Finlandiya’nın ve İsveç’in NATO’ya katılım süreçlerinde aldığımız kararlar ve tesis ettiğimiz daimi istişare mekanizmaları, PKK başta olmak üzere terör tehdidinin boyutlarının daha iyi anlaşılmasına vesile oldu. Ancak bazı müttefiklerimizin, bilhassa terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD/YPG ile kurdukları çarpık ilişkiyi kabul etmemiz mümkün değil. İttifakın birliğine ve bütünlüğüne zarar veren bu hatalı politikalardan vazgeçilmesi çağrımı burada tekrarlıyorum."

''İSRAİL YÖNETİMİNİN, NATO İLE İLİŞKİSİNİ SÜRDÜRMESİ MÜMKÜN DEĞİL''

"Yaklaşık 90 bin yaralı var. Tüm temaslarında Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında süregiden mezalime dikkat çektim. İsrail, Filistin meselesine kalıcı çözüm getirmeden, küresel barış ve istikrardan bahsedilemeyeceğinin altını çizdim. İsrail, soykırım suçlamasıyla yargılandığı Uluslararası Adalet Divanı’nın ihtiyati tedbir ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararlarını ısrarla uygulamıyor. Netanyahu yönetimi yayılmacı ve pervasız politikalarıyla sadece kendi vatandaşlarının değil, tüm bölgenin güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Gelinen noktada şu durumun netleştiğini görüyoruz. Karşımızda savaş hukuku dâhil, hiçbir hukuk, nizam, değer ve sınır tanımayan gözü dönmüş bir yapı var. Küresel vicdanın, Filistinli sivilleri hedef alan saldırıların durdurulması için sokaklara döküldüğü mevcut ortamda İsrail’e askeri desteğin sürdürülmesi kabul edilemez. Oturumdaki hitabımda, bu konunun üzerinde hassasiyetle durdum. İttifakımızın temel değerlerini ayaklar altına alan İsrail yönetiminin, NATO ile ortaklık ilişkisini sürdürmesi mümkün değildir. Filistin topraklarında kapsamlı ve sürdürülebilir barış tesis edilene kadar İsrail ile NATO nezdinde iş birliği yapılması yönündeki girişimler, Türkiye tarafından onaylanmayacaktır."

''NETENYAHU YÖNETİMİ ÜZERİNDEKİ BASKILARI ARTTIRMAYA ÇAĞIRIYORUM''

"Uluslararası camianın sorumluluk sahibi üyelerinin, 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüm için el ele vermesi önemlidir. Aynı şekilde, tüm baskılara ve yıldırma girişimlerine rağmen Filistin’i tanıyan ülkelerin sayısının artmasından büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Türkiye olarak önce ateşkesin ilanı, sonra da kalıcı barışın temini için garantörlük dâhil her türlü inisiyatifi almaya hazır olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum. Buradan tüm müttefiklerimizi, ateşkesin sağlanması ve 9 aydır açlıkla imtihan edilen Gazze halkına insani yardımların kesintisiz ulaştırılması için Netanyahu yönetimi üzerindeki baskılarını artırmaya çağırıyorum."

''F16 TEDARİKİ PROBLEMİNİ 3-4 HAFTA İÇİNDE ÇÖZECEĞİM''

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, "’F16 alımının ölçeği küçüldü’ haberlerini okuduk yabancı basında. Bazı parçaların lokal üretileceği aktarılıyor. Nasıl böyle bir karar alındı, tam olarak ne anlama geliyor? NATO, F35’lere ödenen parayı, Amerika ile hala görüşmeleri süren mekanizma, millî gelirin yüzde 2’si arasında hala sayıyor mu?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Bu konuyla ilgili özellikle dün akşam ve bugün Sayın Biden ile tekrar konuştum. Denildiği gibi olursa, ’3-4 hafta içinde ben bu problemi çözeceğim’ dedi. Bugün ayrılırken yine hatırlattım. 3-4 hafta içinde çözeceğini söyledi, aramızda bazı nükteler de oldu. Parçalarla ilgili konu, her zaman görüştüğümüz konular. En taze haber olarak size Sayın Biden’ın bana verdiği cevabı nakletmiş oldum."

ESED’E ‘’YA ÜLKEME GEL VEYA ÜÇÜNCÜ BİR ÜLKEDE GÖRÜŞME YAPALIM’’ ÇAĞRISI

Sayın Esed’e ’Ya ülkeme gel veya üçüncü bir ülkede bu görüşmeyi yapalım’ çağrımı iki hafta önce yaptım. Bu konuyla ilgili olarak da Dışişleri Bakanımı görevlendirdim. O da muhataplarıyla görüşmek suretiyle inşallah bu dargınlığı, kırgınlığı aşmak suretiyle yeni bir süreci başlatalım istiyoruz"