Avrupa, Donald Trump'ın yeni dış politikası ile derin bir belirsizliğe sürüklendi. Batı medyasındaki analizlere göre, Trump'ın Ukrayna ve Avrupa'ya yönelik sert tutumu kıtada "muazzam boyutlarda bir kriz" yarattı. CNN, "Avrupa bu kadar ani ve sert bir kopuşa hazırlıklı değildi" derken, Foreign Policy Trump yönetiminin NATO ve Avrupa'yı varoluşsal bir krize sürüklediğini öne sürdü. New York Times ise Trump'ın hamlelerinin NATO'yu içeriden aşındırarak ittifakın temel işleyişini tehdit ettiğini yazdı. 

Trump’ın ABD'nin dış politikasını radikal şekilde değiştirmesi ve Ukrayna'ya desteğini çekerek Rusya ile yakınlaşma sinyalleri vermesi Avrupa başkentlerinde şok etkisi yarattı. ABD'nin Ukrayna'yı dahil etmeden Moskova ile barış masasına oturması ve Trump'ın Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’yi hedef alan açıklamaları, Kiev ve Avrupa'da büyük bir tedirginlik yarattı. Avrupa'nın güvenlik mimarisine yönelik en büyük tehdidin artık Washington'dan gelme ihtimali, bölgedeki siyasi dengeleri altüst etti. 

İngiliz Guardian gazetesi, Trump’ın Avrupa’ya yönelik "sert saldırısının" Rusya yanlısı çevreler tarafından şekillendirildiğini iddia etti. Gazetenin analizine göre, Trump’ın Zelenski’yi "diktatör" olarak nitelendirmesi diplomatik sahada büyük bir etki yarattı. Gazete, Trump’ın çevresinde uzun süredir Rusya yanlısı görüşleriyle bilinen Tulsi Gabbard ve Tucker Carlson gibi isimlerin bulunduğunu vurguladı. Ayrıca Trump’ın, Kremlin'e yakın söylemleri benimsemek için dış etkilere ihtiyaç duymadığını, 2016 seçim kampanyasında Rusya’nın kendisine sağladığı desteğin ABD istihbarat raporlarıyla belgelenmiş olduğunu hatırlattı. 

Politico, Trump’ın Putin ile yakınlaşmasının Ukrayna için büyük bir belirsizlik yarattığını ve Avrupa liderlerinin Kiev çevresinde kenetlenmeye çalıştığını yazdı. Pazartesi günü gerçekleşecek zirvede AB ve dünya liderleri, Zelenski ile bir araya gelerek Ukrayna’ya yönelik güvenlik garantilerini tartışacak. İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, Avrupa Konseyi Başkanı António Costa ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in zirvede bizzat bulunacağı belirtilirken, Litvanya, Letonya, Malta ve Kanada liderlerinin de fiziksel veya sanal katılım sağlayacağı bildirildi. 

Foreign Policy’ye göre, Avrupa ve NATO, Trump yönetiminin "Atlantik ötesi ilişkilere bir yıkım topu" fırlatmasıyla büyük bir varoluşsal krizle karşı karşıya. Avrupa'da, Trump’ın ABD birliklerini kıtadan çekebileceği yönündeki endişeler giderek artıyor. ABD Savunma Bakanlığı’na göre, Avrupa genelinde yaklaşık 100.000 Amerikan askeri konuşlandırılmış durumda ve bunların büyük bir kısmı Almanya’da bulunuyor. Uzmanlar, Washington’un bu birlikleri çekmesi halinde Avrupa’nın kendi savunmasını sağlamakta büyük zorluk çekeceğini belirtiyor. 

CNN, Avrupa’nın en güçlü müttefikinin şimdi Rusya’ya yönelmesinin kıta genelinde büyük bir şok yarattığını belirtti. Yayın kuruluşu, "Avrupa liderleri, ABD'nin Ukrayna'ya desteğini çekmesi ve Trump’ın Kremlin söylemlerini benimsemesi karşısında şaşkın" yorumunda bulundu. Avrupa’daki siyasi liderlerin yeni döneme nasıl uyum sağlayacağı konusunda ciddi belirsizlikler yaşandığı vurgulandı. 

Bazı uzmanlar, böyle kriz ortamlarının yeni bir liderin doğuşunu tetikleyebileceğini öne sürüyor. Avrupa’yı ortak bir irade etrafında toplayabilecek ve Washington ile Kiev arasında bir denge kurabilecek bir figür olarak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer öne çıkıyor. Ancak Avrupa'nın savunma konusundaki bölünmüşlüğü ve bu liderlerin kendi ülkelerindeki siyasi sorunları, süreci karmaşık hale getiriyor. 

New York Times, Avrupa'nın Trump’ın seçim zaferinin II. Dünya Savaşı sonrası kurulan düzeni tehdit edebileceğinin farkında olduğunu ancak bu değişimin hızı karşısında şoka uğradığını yazdı. Gazete, Trump’ın gümrük vergileri ve müttefikleri dışlayıcı politikalarının yönetilebilir görüldüğünü ancak Ukrayna’ya desteği keserek açıkça Putin’in tarafını tutmasının durumu kökten değiştirdiğini belirtti. 

ABD, teknik olarak NATO’nun merkezindeki nükleer güç olarak kalmaya devam etse de Trump’ın ittifaka yönelik yaklaşımı, kurumun içten zayıflatılmasıyla sonuçlanabilir. 1949'da Sovyetler Birliği’ne karşı koymak amacıyla kurulan NATO'nun asli hedeflerinin Trump’ın politikaları nedeniyle aşındığı ve bu durumun Avrupa’nın güvenliği açısından büyük risk taşıdığı vurgulandı. 

Trump’ın Avrupa ve NATO’ya yönelik yaklaşımı, kıtanın mevcut siyasi düzenini kökten sarsarken, Avrupa liderlerinin bu yeni gerçekliğe nasıl tepki vereceği büyük önem taşıyor. NATO'nun geleceği, Avrupa’nın savunma stratejileri ve ABD ile ilişkilerin yeni çerçevesi, önümüzdeki dönemin en kritik başlıkları olacak. Avrupa, Trump yönetiminin küresel dengeleri sarsan hamlelerine karşı nasıl bir yol izleyeceğini belirlemek zorunda. Önümüzdeki süreçte, Kiev’de gerçekleştirilecek zirvenin sonuçları, Avrupa’nın gelecekte izleyeceği yol haritası açısından belirleyici olacak.